Kelime Kökeni: Arapça
– Sıkıntı yaratan, sıkıntı veren, acı veren
Cümle içinde kullanımı: “Serseri takımı anca fâdıl, kalp kıran tiplerdir onlardan bir kadına hayır gelmez. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Sıkıntı yaratan, sıkıntı veren, acı veren
Cümle içinde kullanımı: “Serseri takımı anca fâdıl, kalp kıran tiplerdir onlardan bir kadına hayır gelmez. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Yaralayan kişi, yara açan, yaralayan
– Çürüten
Cümle içinde kullanımı: “O yâr ki yüreğimi pare pare eden, gönlümün cârihi…”
Kelime Kökeni: Arapça
– Sabahın ilk saatlerinde sağılan süt
– Sabah mahmurluğundan kurtulmak için içilen içki
Cümle içinde kullanımı: “Erken vakitte içtiği sabûh şimdiden zil zurna olmasını sağladı. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Bir varlığın gerçek özü, aslı, kök
– Esas, ana öge, temel,
– Manevi varlık, ruh, benlik
Cümle içinde kullanımı: “Somut varlık bir yana insanın içi, künh’ü iyilikle donatılmalı.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Al renkli yüz
– Al, kızıl renkteki at
Cümle içinde kullanımı: “Hipodroma çıkan atların çoğu eşkah renkte olduğu gibi asil bir görünüşleri var. “
Kelime Kökeni: Farsça
– Yoksul kimselerin giydiği kıyafet
– Sert kaba kumaş
Cümle içinde kullanımı: “Sokakta yaşayan insanların üstündeki culeh ne yazık ki kış aylarının soğuğundan korumuyor. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Ucu bucağı olmayan enginler
– Geniş boşluklar
Cümle içinde kullanımı: “İçinde gamla keder taşıyan insan, hiç sığabilir mi feyayih gökyüzüne.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Allah’ı anlama
– Yaratanı anlama
Cümle içinde kullanımı: “Marifet-ullah’ı yol aydınlatan ışığın olarak görürsen hiçbir karanlık seni korkutamaz.”
Kelime Kökeni: Farsça
– Savaşın yapıldığı yer, savaş meydanı
Cümle içinde kullanımı: “Rüyada averdgah da olmak sıkıntıların baş göstereceğine dalalettir.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Mehtaplı gece
– Her ayın on üçü, on dördü
Cümle içinde kullanımı: “Deniz karanlığa büründüğünde evazıh saatlerde hep seni anarım.”