Kelime Kökeni: Arapça
– Badem ve benzeri yemiş ailesi, gülgiller
– Gülgiller
Cümle içinde kullanımı: “Prunus, levziyye familyasına ait olan badem, erik ve kiraz türü ağaçların meyvesi yenilebilirdir. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Badem ve benzeri yemiş ailesi, gülgiller
– Gülgiller
Cümle içinde kullanımı: “Prunus, levziyye familyasına ait olan badem, erik ve kiraz türü ağaçların meyvesi yenilebilirdir. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Ezbercilik
– Boşsözcülük
– Bir sözü veya yazıyı tasannua, değerli göstermeye kaçan kelime süsleri
Cümle içinde kullanımı: “Mübalağa sanatı bir nevi TEZYİNÂT-I LAFZİYYE’ye dayanmaktadır. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Ahlak dışıcılık, töre dışıcılık, amoralizm
– Ahlak dışı bir yaşam tarzı benimsemiş olan topluluk
Cümle içinde kullanımı: “Tarih gösteriyor ki lâ-ahlâkıyye bir hayat süren tüm topluluklar ve ülkeler yok olarak ortadan kaybolmuştur. ”
–
Kelime Kökeni: Arapça
– Seçime ait, intihaba, intihapla alakalı, seçimle ilgili
– Seçmecilik, eklektizm
Cümle içinde kullanımı: “Farklı düşünceleri seçip alarak kendi bilgileriyle birleştirerek yeni bilgiler edinme yoluna intihâbiyye adı verilir.
Kelime Kökeni: Arapça
– Her bilginin temelinde duyumların olduğunu savunan öğreti, duyumculuk, sansüalizm
– Uzmanlığa özgü, ihtisas ile ilgili
Cümle içinde kullanımı: “İhtisâsiyye’ye göre mutlak bilgilerin altında her zaman bir duyum, kulaktan kulağa yayılan bir ham bilgi saklıdır. “
Kelime Kökeni: Arapça-ihzâr sözünün müennes biçimi
– Hazırlayıcı, hazırlama niteliğini taşıyan
– Mahkemeye çağrı yazısı ücreti
Cümle içinde kullanımı: “Nazım beye gelen ihzâriyye sonrasında cebindeki son meteliği de kaybetti. “
Kelime Kökeni: Arapça
– İlerisini düşünerek hareket etme, gelecek zaman için ihtiyatlı davranmak
Cümle içinde kullanımı:”Şimdiden har vurup harman savurmamak gerek, gelecek hasata kadar buğday çuvallarını ihtiyâtiyye kullanmalı. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Vakıflarda yedirip içirmek için ayrılan ödenek, tutar
Cümle içinde kullanımı: “Derneğin ayırdığı ıt’amiyye azaldı bu sebepten özel davetler düzenlemekten kaçınıyoruz. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Canlılık, hareketlilik, neşelilik
Cümle içinde kullanımı: “Aile dostum geçirdiği buhran sonrasında gördüğü tedavi sayesinde hayâtiyyesine kavuştu. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Varsayım, tahmini olan, varsayımlı, taktire bağlı olan, farza bağlı, hipotez, hükmü kesin olmayan söz
Cümle içinde kullanımı: “Farziyye açıklamalarda bulunarak toplumu isteğinize yönlendiremezsiniz bayım, insanlar daima kanıt görmek isteyecektir. “