Kelime Kökeni: Arapça
– Sakatlık, sakat olma durumu
– Hastalık
Cümle içinde kullanımı: “Hor görme maluliyyet sahibini, bilemezsin gün gelir seninde tutmaz dizlerin.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Sakatlık, sakat olma durumu
– Hastalık
Cümle içinde kullanımı: “Hor görme maluliyyet sahibini, bilemezsin gün gelir seninde tutmaz dizlerin.”
– Kimyasallarla parlaklık kazandırılan iplik
– Parlak iple dokunmuş kumaş
Cümle içinde kullanımı: “Merserizeden yapılma örtü gözlerimi kamaştırıyor.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Allah’ı anlama
– Yaratanı anlama
Cümle içinde kullanımı: “Marifet-ullah’ı yol aydınlatan ışığın olarak görürsen hiçbir karanlık seni korkutamaz.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Dar olma durumu, sınırlılık
Cümle içinde kullanımı: “Mapusta mahdudiyyet çeken kader kurbanları iyi bilir özgürlüğün kıymetini.”
Kelime Kökeni: Farsça
– Ay gibi parlak çehre
– Ay kadar güzel yüzlü
Cümle içinde kullanımı: “Bir damla yaş olup mahçehrene düşüeyim sevduğum…”
Kelime Kökeni: Arapça
– Şan ve şeref için yarış halinde olma
– Övünmek
Cümle içinde kullanımı: “Müfaharet yarışına giren kişi, kötü özelliklerini hasmından yaka bucak saklar. “
Kelime Kökeni: mahrem-Arapça, ane-Farsça
-Gizli saklı olarak
– Mahrem bir şekilde
Cümle içinde kullanımı: “Güzelliğini mahremane, saf bir durulukla sakla da ayan beyan ortada.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Sarayın selamlık bölümü
– Padişahın kaldığı dairesi
Cümle içinde kullanımı: “Mabeyn-i hümayun, Osmanlı sarayında devlet işlerinin görüşüldüğü daireydi. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Kıyafet değiştirerek kendini saklayan, takma ad kullanarak kendi adını saklayan, kılık kıyafet değiştirerek kendini tanıtmama
Cümle içinde kullanımı: “IV. Murad, geceleri mütenekkiren halde sokakları teftiş ederek alkol ve tütün yasağına uyulup uyulmadığını kontrol ederdi. “
Kelime Kökeni: Farsça
– Resmi konuklara kılavuzluk etmek, ağırlamakla görevlendirilen kişi
– Konukçu
Cümle içinde kullanımı: Turizm ve Kültür Bakanlığında görevlendirilen mihmandarlar yabancı konuklarımıza ülkemizi tanıtmaktadır. “