Kelime Kökeni: Farsça
– Ancak, fakat, ne var ki, amma
Cümle içinde kullanımı: ” Biliyorum leyk şansımı denemekte inatçıydım, sonuçlarına katlanmaya da razı olmalıyım. “
Kelime Kökeni: Farsça
– Ancak, fakat, ne var ki, amma
Cümle içinde kullanımı: ” Biliyorum leyk şansımı denemekte inatçıydım, sonuçlarına katlanmaya da razı olmalıyım. “
Kelime Kökeni: Arapça
– İlaveler, ekler, sonradan katılmış parçalar
Cümle içinde kullanımı: ” Ankara’da bulunan eserin nüshası levâhik sahifelerden oluşuyor. “
Kelime Kökeni: Farsça
– Kırmızı boya çıkarmaya yarayan bir maden
– Aptal, sersem, ebleh, bön, ahmak, budala, avanak
– Arnavutluk ulusal para birimi, Yüz bin
Kelime Kökeni: Arapça
– Sana, senin için, senin hakkında, sen zamirinin yönelme durumu
Cümle içinde kullanımı: “Kadının arsızı erkeğin lek olanı ömür tüketir derler. “
Kelime Kökeni: Arapça-liyâkât
– Yakışan, yaraşan, yakışır, münasip, uygun düşen, uygun, muvafık
– Hareketleri, davranışları, nitelikleriyle bir şeyi elde etmeye hak kazanmış kişi
– Kendisine denk olanı yakışanı bulma
Cümle içinde kullanımı: “Acele etme kızım elbet sende kendine lâyık olan bir adamı bulacak onu çok seveceksin. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Yalanacak, yenilenecek macun
– Yalanmış madde
– Luûk eş anlamlısı
Cümle içinde kullanımı: “La’uk elma şekerleri panayırın en fazla satılan şekerlemelerinden biri. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Elbette, kuşkusuz, tabii, doğal olarak, herhalde, şüphe yok
Cümle içinde kullanımı: “Lâşek söylemenize gerek yok, bende kuralların uyulması için koyulduğunun farkındayım. “
Kelime Kökeni: Fransızca-elastique
– Kauçuktan yapılmış nesne
– Kauçuktan veya gomalastikten üretilen çekildikte uzayan madde
– Potinin üzerine giyilen kauçuktan yapılmış galoş
– Kauçuktan yapılma pabuç
Cümle içinde kullanımı: ” Dışarıdaki yağmur ve çamuru odaya taşımamak için lütfen lastik galoşları giyer misiniz?”
Kelime Kökeni: Arapça
– Arkadaş, ayrılmaz dost, gönüldaş
– Düşman karşıtı
Cümle içinde kullanımı: “Bizler aşkın ve sevginin yolcularıyız lasîk olup kol kola girerek yürürüz. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Yapışan, yapışkan, yapışık, yapışmış olan, yapışık, yapışıcı
Cümle içinde kullanımı: “Çam ağaçlarının özlerine lâsık olur dikkat et saçına geçmesin. “
– Lap sesiyle bir şeyin düşmesi
Yumuşak bir şeyin hızla ve ses çıkarak yere düşmesi
Cümle içinde kullanımı: ” Bacaklarım ani şok karşısında pelte kıvamına gelirken lappadak yere düştüm. “