Kelime Kökeni: Arapça
– Yeynilik, basitlik, davranışlarda hafiflik, sadelik, hafif olma durumu
– Ağırlık karşıtı
Cümle içinde kullanımı: “Tüy kadar narin, bir yaprak kadar hıffet olan beyaz elini alnıma kondurdu. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Yeynilik, basitlik, davranışlarda hafiflik, sadelik, hafif olma durumu
– Ağırlık karşıtı
Cümle içinde kullanımı: “Tüy kadar narin, bir yaprak kadar hıffet olan beyaz elini alnıma kondurdu. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Bir konu yada şey hakkında edinilmiş bilgi ve tecrübe, deneyim
Cümle içinde kullanımı: “Hayat boyunca azmederek göstereceğin sabır sonunda uzmalaşak, hıbret sahibi birine dönüşeceksin. “
Kelime Kökeni: Arapça-hâtif+Farsça-âne
– Sesi işitilip kendisi görünmeyen kimseye yakışır şekilde,
– Hatife yakışır biçimde
Cümle içinde kullanımı: “Billur misali hâtifane bir ses işittim ancak ne yüzünü ne de cismini görebildim. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Kültür işleri
– Harsla alakalı konular, şeyler
Cümle içinde kullanımı: “Adana Harsiyyât ve Halkiyyat’ından yapılan bildiriye göre pamuk tarlaları için özel sulama yolları yapılacağı söylendi. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Haricî, dışsal, dışla ilgili olan, dıştan olan
– Dışişleri Bakanlığı ile alakalı, ilgili
– Ameliyat gerektiren hastalık, operasyon, cerrahi müdahale
Cümle içinde kullanımı: “Son dönem Osmanlı devletinde dış ülkelerle olan siyaseti yürüten kurum Hâriciyye Nezaretiydi. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Ülkesini, ailesini ve yakınlarını hakaretten, tecavüzden, kötülükten koruma ve gözetleme gayreti
Cümle içinde kullanımı: “Bir insan hamiyyetten yoksun ise bir pula dünyayı bile satar. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Kazı, kazılar, kazma işi, hafriyat
Cümle içine kullanımı: “Arkeoloji bilimi esasen hafriyyâta bağlıdır. “
Kelime Kökeni: Arapça-hafîd+Farsça-âne
– Torun gibi, toruna benzer
Cümle içinde kullanımı: “Evlatlık aldığım bu yetimi hafîdâne gibi büyütecek, mirasımdan pay almasını sağlayacağım.”
Kelime Kökeni: Farsça-sıfat
– Uyumuş, uykuda olan (kimse)
Cümle içinde kullanımı: “Rüyalar aleminde dolanır şimdi, gece bastırdığında başı yastığa konar konmaz hâb-nûş olur. “
Kelime Kökeni: İngilizce
– Senaryo gibi önceden tasarlanmamış, teatral bir hava içeren doğaçlama ilerleyen sanatsal değeri olan etkinlik.
– Olay, doğaçlama, vaka, hadise, olgu
Cümle içinde kullanımı: “Sanatın oluşumunu alakadar eden Happening terimini ilk kez Allan Kaprow eserinde kullanmıştır. “