Kelime Kökeni: Farsça
– Dudak, ağız
– Ağız içi, ağız boşluğu
– Çolak, eli çarpık, eli kolu sakat kimse
Cümle içinde kullanımı: “Lünc içinde biten menfur yaralar beni mahvediyor dostum.”
Kelime Kökeni: Farsça
– Dudak, ağız
– Ağız içi, ağız boşluğu
– Çolak, eli çarpık, eli kolu sakat kimse
Cümle içinde kullanımı: “Lünc içinde biten menfur yaralar beni mahvediyor dostum.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Köşe, bucak, kenar
– Göz çukuru
Cümle içinde kullanımı: ” Çökmüş lühc, ağlayan göz pınarlarıyla eski resimlerin hasretinde yaşıyorum.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Kalabalık, topluluk, cemiyet, camia, cemiyet, toplum
Cümle içinde kullanımı: “İslamiyet bayrağını taşıyan lüc ve dindaşlarımız gönül kardeşimizdir.”
Kelime Kökeni: Farsça
– Gözlerin birbirine koşut görme ekseni olmayan, şaşı, ayrı yönlere bakıyormuş gibi görünen gözler
– Gözlerini çarpıtma
Cümle içinde kullanımı: ” Şehla gözleri biraz lûc olsa da yüzündeki masum güzellik tüm kusurlarını örtüyor.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Yapışkan, yapışma özelliği olan
– Elastıkî, esnek
Cümle içinde kullanımı: ” Sıcağı gören tütün yaprakları lezic suları nedeniyle birbirine yapışır. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Ağızda bir şeyi veya bir lokmayı öteye beriye döndürme, ağız içinde bir lokmayı evirip çevirme döndürme
Cümle içinde kullanımı: “Matem henüz üzerime yeni sinmişken ağzımdaki ekmek levc olup kursağıma diziliyordu.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Aşk ateşiyle yananlar, kalpleri aşk ateşiyle tutuşmuş kimseler
Cümle içinde kullanımı: ” Levâ’ic olanlar aşkına deva bulamadığında halleri çöldeki Mecnundan beter olur. “
Kelime Kökeni: Farsça
– Salına salına yürüme, edalı tavır takınma, naz ve cilve ile salınma, edalı yürüme
Cümle içinde kullanımı: ” Karşından bir yürüyüşü bir lenci var ki sanırsın padişahın nazlı gelini .”
Kelime Kökeni: Arapça
– Kalın dudak, dolgun dudak, köfte dudak
Cümle içinde kullanımı: “Baba tarafımdaki tüm aile mensupları lefc özelliğe sahiptir. “
Kelime Kökeni: Farsça
– Yüzün göz kulak ve burun arasındaki bölüm, yanak, yüz, bukka, mala
Cümle içinde kullanımı: “Kırmızıya çalan leçleri, badem gözleriyle beni kendisine maşuk ilan eyledi. “