Kelime Kökeni: Arapça
– Tepe, dağ, zirve, doruk, tarıma elverişsiz toprak
Cümle içinde kullanımı: “Ufkun arkasında kalan cebele ulaştık mı bütün gayretimizin ödülünü alacağız. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Tepe, dağ, zirve, doruk, tarıma elverişsiz toprak
Cümle içinde kullanımı: “Ufkun arkasında kalan cebele ulaştık mı bütün gayretimizin ödülünü alacağız. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Hediye, armağan, inayet, lütuf
– Yağmur, yağan rahmet, bolluk
– Kazanç, yarar, avantaj, kâr
Cümle içinde kullanımı: “Gökten düşen cedâ, kuraklığı yeşeren tarlalara bırakacak. “
Kelime Kökeni: Arapça
– İnsan kaderi ve iradesini inkâr, reddeden mezhep türü
– Kaderiyye mezhebinin karşıtı
Cümle içinde kullanımı: “Cebriyye’ye mensup bir kimse alın yazısına, kadere inanmaz.”
Kelime Kökeni: Farsça
– Nara atmak, ses yükselterek konuşmak, bağırmak
Cümle içinde kullanımı: Yeter artık, bıktım senin olup olmadık yerde caylamandan!”
Kelime Kökeni: Farsça
– Oturulan yer, mahal, yer
– Orun, mevki, rütbe, makam, mesnet
Cümle içinde kullanımı: “Devlet kapısında üstün cay-gâh elde ettikten sonra kimse tarafından yıkılmazsın evelallah!”
Kelime Kökeni: Arapça
– Yaralayan kişi, yara açan, yaralayan
– Çürüten
Cümle içinde kullanımı: “O yâr ki yüreğimi pare pare eden, gönlümün cârihi…”
Kelime Kökeni: İtalyanca
– Kitap okurken heyecanlanmak
– Okunan hikayenin verdiği inanılmaz, kalp ısıtan his
Cümle içinde kullanımı: “Emily Bronte sayesinde can bulan Uğultulu Tepeler kitabı, her okuyuşumda aşkın tanımı, acısı, kederi ve commuovere deyiminin anlamını karşılamamı sağlıyor. “
Deyim
– Argo manada ölmek
– Can vermek, hayatı sona ermek, ölmek
Cümle içinde kullanımı: “Eh sonu ne olacak belli bir köşede cartayı çekecek nihayetinde. “
Kelime Kökeni: Farsça
– Yer tutan kimse, yerleşmiş, yer edinen
Cümle içinde kullanımı: “Yörükler Toros dağlarını cay-gîr edinir, yazı yaylalarda geçirirlerdi. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Gereğinden fazla inkarcı
– Yahudi
Cümle içinde kullanımı: ” Tanrı beni sizn gibi cahudı kişilere mecbur etmesin tek temennim bu!”