Kelime Kökeni: Arapça-lühaymat
– Küçük et parçası, etçik
Cümle içinde kullanımı: “Kadavranın morarmış vücudundan kopan lühaymeler insanın midesini bulandırıyordu.”
Kelime Kökeni: Arapça-lühaymat
– Küçük et parçası, etçik
Cümle içinde kullanımı: “Kadavranın morarmış vücudundan kopan lühaymeler insanın midesini bulandırıyordu.”
Kelime Kökeni: Arapça-eledd çoğul biçimi
– Tartışmayı sevenler, kavgacılar, kavga etmeyi sevenler
Cümle içinde kullanımı: ” Bu mahallenin tüm gençleri bıçkın ve lüd bir tavır benimsemişler, yeni gelen insanlara karşı bu tavrı sürdürürler. “
Kelime Kökeni: Farsça
– Çıplak, üryan, cıbıl, cıbıldak, nü
Cümle içinde kullanımı: “Baldırı açık lüç halde sokaklara çıkacak kadar kafayı tırlatmış diyorlar. “
Kelime Kökeni: Arapça-licam çoğul biçimi
– Gemler, dizginler, at dizginleri
Cümle içinde kullanımı: “Soluk soluğa kalan hayvanların lücümlarını çıkartıp ağıra götürmeye niyetlendi.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Nehir ağzı, ırmak ağzı
Cümle içinde kullanımı: “Gürül gürül akan suyun ötesinde lücme dibinde duran insan silüeti garip bir şekilde görünüyordu.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Kolay işlenebilir değerli maden, gümüş
Cümle içinde kullanımı: “Lüceyn kolyeler ve halhallar bir dönemin çok değerli takılarıydı.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Kalabalık, topluluk, cemiyet, camia, cemiyet, toplum
Cümle içinde kullanımı: “İslamiyet bayrağını taşıyan lüc ve dindaşlarımız gönül kardeşimizdir.”
Kelime Kökeni: Arapça-lübbü,lübbi, elbâb çoğul biçimi
– İç, öz, ruh, derun, yürek
– Aklıselim, sağduyu, akıl
– Her şeyin en güzeli, her şeyin en iyisi
Cümle içinde kullanımı: “Hayatın tatlı yanına, insanın lüb olanına denk gelesin güzel kızım.”
Kelime Kökeni: Arapça
Yalanacak, yenilecek macun
Cümle içinde kullanımı: “Bitki özlerinden yapılma lu’ûk her derde deva diyorlar ama bende işe yaramadı.”
Kelime Kökeni: Ad
– Hz. İbrahim soyundan bir peygamber
– Eşcinsel bir yaşam tarzını benimseyerek lanetlenen kavim
– Lezzetli yiyecekler, tatlı yiyecekler
– Çıplak, soyunuk
Cümle içinde kullanımı: “Lût kavmini helak eden yasaklanmış tarza birliktelikler kurmalarıydı.”