Kelime Kökeni: Farsça
– Yardım eden kişi, yardımcı, arka, muavin
Cümle içinde kullanımı: “Dest-yâr arayışı sürerken sonunda gönlüne göre birini bulacak. “
Kelime Kökeni: Farsça
– Yardım eden kişi, yardımcı, arka, muavin
Cümle içinde kullanımı: “Dest-yâr arayışı sürerken sonunda gönlüne göre birini bulacak. “
Kelime Kökeni: Farsça
Derdest: Ele geçirme, elde tutma, ahz ü tevkif
– Yaka paça ele geçirme, yakalamak
Cümle içinde kullanımı: “Tahir efendi dükkanına giren hırsızı derdest edip polise vermiş.”
Kelime Kökeni: Farsça
– Laklak eden, lafazan, çene çalan
Cümle içinde kullanımı: “Gel otur şöyle bir soluklan, derâyende edip çay içelim azizim.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Gazete yazma
– Arasına sokma, sıkıştırma
– Bir araya getirme, biriktirip toplama
Cümle içinde kullanımı: “Yazdığı şiirleri ve makaleleri derc ederek bir dergide yayınlanmaya çalışıyor. “
Kelime Kökeni: Japonca
– Kişinin günlük rutinlerinden uzaklaşması, alışkanlıklarından kaçması
Cümle içinde kullanımı: “Datsuzoku felsefesine göre bizi sıradanlaştıran rutinlerimizden uzaklaşarak yenilikleri deneyimleyerek tadını çıkarmalıyız. “
– Okula gitmekten korkma, çekinme
– Okula gitme fobisi
Cümle içinde kullanımı: “Şimdiki yeni nesil okula gitmemek için Didaskaleinophobia diye bir fobi icat etmişler. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Renkli
– Parıltısı bulunan, parlak
Cümle içinde kullanımı: “Masmavi gökyüzünde köpük köpük bulutlar derârî bir işveyle salınıyor.”
Kelime Kökeni: Farsça
– Gönül çalan kişi
– Maşuk, sevgili
Cümle içinde kullanımı: “Canımın içi, dildar’ım naz etme artık, yorma yaralı yüreğimi.”
Kelime Kökeni: Osmanlıca
– Defalarca
– Çok kez, bir çok kez
Cümle içinde kullanımı: “Bu sakin hallerine defaatle şahit olsam da henüz alıştığımı söylemem.”
Kelime Kökeni: Fransızca
– İnsana ve eve alışmış, evcilleşmiş
– Yerli, yerel
– Alanın sınırları içinde bulunan yer, ülke içi
Cümle içinde kullanımı: “Alanya yöresine ait domestik tatlar yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.”