Kelime Kökeni: Farsça
– Ubudiyet, kulluk, kölelik, esirlik
Cümle içinde kullanımı: “Bu zulme daha ne kadar çâkerlik edecek, gururunu pas edeceksin söylesene ?”
Kelime Kökeni: Farsça
– Ubudiyet, kulluk, kölelik, esirlik
Cümle içinde kullanımı: “Bu zulme daha ne kadar çâkerlik edecek, gururunu pas edeceksin söylesene ?”
Kelime Kökeni: Farsça-birleşik sıfat
– Çenesi düşük kimse, durmadan dinlenmeden konuşan, sürekli çene oynatan, geveze, lakırdı ebesi, lakırdı kavafı, çenesi düşük
Cümle içinde kullanımı: “Susmayan, dinlemeyen çalçene insanlar çoğunlukla empatiden yoksundur. “
Kelime Kökeni: Farsça
– Dalkavuk, yaltakçı, el etek öpen, yalaka, yağcı
Cümle içinde kullanımı: “Bizim gibi dürüst kişiler çâlbûs insanların yanında hora geçmez, dünya el etek öpenlerin dünyası olmuş. “
Kelime Kökeni: Farsça
– Kadınların saçlarını kapatmak için örtündükleri örtü
– Çadır, çerge, otağ
Kelime Kökeni: Arapça
– Keçi yavrusu, oğlak
– Zodyak üzerinde Yay ile Kova burcu arasında kalan burç, Oğlak burcu, Oğlak takımyıldızı, cedi
Cümle içinde kullanımı: “Astronomide yer alan cedy, geleceğini planlamaya düşkün bir burçtur. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Hak aramak yerine galip çıkmak için yapılan çekişme, tartışma, niza, münakaşa
– Kavga, savaş, çekişme, münazaa
Cümle içinde kullanımı: “Sözle başlayan cedelin sonu karakolda sonlandı. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Suçlu, kabahat işlemiş kimse, mücrim
– Ayıplama, kınama, azarlama, takbih
– Yağmursuzluk, kuraklık
Cümle içinde kullanımı: İş yerindeki laubali tavırları nedeniyle cedep cezasını hak etmişti. ”
Kelime Kökeni: Arapça
– Azmetmek, çalışıp çabalamak, gayret göstermek
Cümle içinde kullanımı: “Eğer cehd eylersen, Allah mükafatını verecektir oğlum.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Müsait, elverişli, uygun, tam vakti
Cümle içinde kullanımı: “Cedâret vakti gelmişken, yürümekten korkma. Dağlar önünde yola gelecek yiğidim.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Ödlek, yüreksiz, korkak, tabansız, ürkek
Cümle içinde kullanımı: “Salih bey bu debdebeli neferler içerisinde en cebân olanıdır. “