Leziz Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Lezzetli, hoş, tatlı, güzel, zevkli, tatlı – Tadı güzel olan, tadı hoş, tadı lezzetli olan Cümle içinde kullanımı: “Kuymak lezîz, damakta unutulmayan bir tat bırakan yöresel bir yemektir. “
Lezır Nedir? Kelime Kökeni: Farsça – Akıllı, bilgili, zeki, akil Cümle içinde kullanımı: ” Osman beyin lezîr planları doğrultusunda bu işi kotarabiliriz. “
Lezic Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Yapışkan, yapışma özelliği olan – Elastıkî, esnek Cümle içinde kullanımı: ” Sıcağı gören tütün yaprakları lezic suları nedeniyle birbirine yapışır. “
Lezez Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Yılda askere verilen maaşın dördüncü üç aylığı – Yeniçerilere üç ayda bir verilen ulûfeden şevval, yeniçerilere verilen üç aylık maaşın dördüncü bölümü Cümle içine kullanımı: “Yeniçerilere her yıl bir kere verilen lezez diğer adıyla yay parası kanun nezdinde yer almıştır. “
Lezamet Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Gerekli olma, lüzumlu, vacip Cümle içinde kullanımı: “Bu kağıtların lezâmet olduğunu söyleseydiniz hemen teminini sağlardım.”
Lezaiz Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Lezzetli olan şeyler, hoşa giden şeyler, zevk duyulan, eğlendirici, tat veren şeyler Cümle içinde kullanımı: “ Oldu olası lezâ’iz yiyeceklerden ve hoş sohbet lakırdılardan hoşlanmışımdır. “
Leyyinet Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Yumuşak olma durumu, yumuşaklık, hafiflik – Ilımlı, mülayemet Cümle içinde kullanımı: “Bu devirde leyyinet ve saf bir kalp oldukça tehlikelidir dostum. “
Leyyin Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Yumuşak, yavaş olan, mülayim, hafif – Sert karşıtı, katı karşıtı Cümle içinde kullanımı: “Takma dişlerimle ancak leyyin, sert olmayan şeyler yiyebiliyorum azizim.”
Leyte lealle Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Sürüncemede bırakma, ilgilenmeme, umursamama, kulak arkası etme, geriye atma Cümle içinde kullanımı: “Leyte le’alle ettiğimiz şeyler bir gün karşımıza dağ olup çıkacak.”
Leys Nedir? Kelime Kökeni: Arapça – Arslan, şîr, yürekli, cesur, esed, gazanfer, haydar, kahraman – Yokluk, fıkdan, gaybubet, ademiyet Cümle içinde kullanımı: “Leys adamlar verdiği sözün namusunu üstünde taşır, yerine getirmeden ölmez. “