Kelime Kökeni: Arapça-lebeniyye
– Süt ürünleri, sütlü nesneler
Cümle içinde kullanımı: “Tatlı olarak en çok lebeniyyât satılıyor, çocuklar sütlü tatlı sever. “
Kelime Kökeni: Arapça-lebeniyye
– Süt ürünleri, sütlü nesneler
Cümle içinde kullanımı: “Tatlı olarak en çok lebeniyyât satılıyor, çocuklar sütlü tatlı sever. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Eğlenceler, oyunlar, hakkabazlıklar, oyun işleri
Cümle içinde kullanımı: “Ramazan bayramının hemen ardından la’biyyatlar, karagöz ve hacivatlar çocukluğumun en güzel hatıralarıydı. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Evrenin oluşum ve gelişimi üzerine araştırmalar yapan bilim dalı, Evrenbilim, Kainat bilimi, Kozmoloji
Cümle içinde kullanımı: “İçinde yaşadığımız ve varlığımızı sürdürdüğümüz kainatın sırlarını çözmeye uğraşan kevniyyât bilimi henüz varsayımlardan ibaret. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Bir kimsenin söylemediği bir sözü söylemiş gibi gösterme iddia etme, yalan söyleyerek bir kişiyi töhmet altında bırakma
Cümle içinde kullanımı:” İbrahim’in Osman hakkındaki ikvaliyyât laflarına inanmamıştım zaten.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Bir ülkede yer alan halkın kültür ögelerini, törelerini, geleneksel yemek ve danslarını, töre ve inançlarını, müziğini inceleyen araştıran bilim dalı, Folklor, Halk Bilimi, halkiyat
Cümle içinde kullanımı: “Toplumların ve ülkelerin kendilerine has yapılarını inceleyen, niteleyen, üzerinde çeşitli çalışmalar yürüten bilim alanına Halkiyyât denmektedir. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Kazı, kazılar, kazma işi, hafriyat
Cümle içine kullanımı: “Arkeoloji bilimi esasen hafriyyâta bağlıdır. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Aşk ve sevda ile alakalı ilgili, sevgi ile ilgili konular
Cümle içinde kullanımı: “Garâmiyyât bahislerini böyle içki masasında konuşmak olmaz. “
Kelime Kökeni: Arapça
– İran edebiyatı
– Fars edebiyatı
Cümle içinde kullanımı: “Fârisiyyât’ın en önemli, en görkemli eseri daima Şahname olmuştur. “