Etiket arşivi: Şiir sokakta

Despina'ya Mektup - Mehmet Sürübaşı 1

Despina’ya Mektup – Mehmet Sürübaşı

Önümde sokaklar, elde sigara,
İnceden bir yağmur, anla despina…
Gecenin koynunda kabuksuz yara,
Kanayıp da durur; anla despina…

Şiirle  tutuşup meş’um kavgaya
Diz çöktürdün bana gökteki aya.
İblis’i kovdurup atan dünyaya,
Nefsindeki gurur, anla despina…

Şimdiden geçmişe bir yol gider mi?
Yüzyıllar buluşup bir an eder mi?
Tetiğe dokunup sıktığın mermi
Kendini de vurur anla Despina…

Bahçeye diktiğim beyaz karanfil
Sensiz boynu bükük çaresiz sefil
Yalnızca ağaçlar çiçekler değil
İnsanlar da kurur anla Despina…

Poyraz Karayel dizisinin 41. bölümünde Musa Uzunlar tarafından seslendirilen şiir, Dr. Mehmet Sürübaşı’ya aittir.

ANNEYE ÖZÜR! 2

ANNEYE ÖZÜR!

 

Bir kadın sevdim; kucağı ana olan, bakışı sevgiliye dönüşen. Güneşi üstüne topladığında yüreğimi kamaştıran, bade gözleriyle zulmeden bir kadın sevdim.  Kimseye söylemedim içimde zuhur eden yangını, açık edemezdim. Kenarı köşesi tıraşlanmış bir sır gibi saklamayı yeğlerken, kamaştıran gülümsemesine susuverdim.

Onu her manaya gelebilecek şekilde sevdim, dünya üzerindeki tüm diller bu sevgiyi karşılayacak bir kelimeye sahip değildi.  Adına anne demişlerdi ancak boyutları aşan bir güce sahipti.  Mis kokan ellerinde bin türlü çiçeğin özü saklıyken hangi parfümle yıkansa kokusunu takip ederdim.  İçimde sakladığım küçük çocuğu bir tek ona adamıştım.  Bu kadın ki, hayatımın her anında onun tarafından kabul edilip taktir edilmek istediğimdi.

Bak Anne, bu kez seni sevdiğimi utanmadan söyleyebiliyorum. Yüreğimdeki ezinç henüz ağzıma ulaşmadı, çekimser kalmayacağım bu sefer. Geçmişin kahve tonlu hatıralarındaki gibi direnç göstermeyeceğim.  Bir anne nasıl sevilir sorusuna gücenmeyeceğim. Hikayemiz bitmedi, ben hala kundağıyla kollarının arasında yatan çocuğum.

Sen tarafından, özellik senin gözünde büyük bir insan olarak benimsenmek için çalışacağım. Her hatamı görmezden gelirken, senin gurur kaynağın olma isteğimi sürdüreceğim. Küçük oyunlarda kaybettiğim kişiliğimi hasletime verip, sana veremediğim değerin yekpare acısını sinemde yücelteceğim.

Bir anne nasıl yitirilir, nasıl yok olur demeyeceğim. Anne seni sevdiğimi söyledikçe kadim hayatını, bu hayatın yaşamım da olan önemini vurgulayacağım. Zaman makarasını geriye sarabilsem keşke, keza mefhumumu kaybetmeden önce sana sarılabilirdim. Ayaklarına kapanır özür dilerken, şu an bile sana ihtiyacım olduğunu itiraf ederdim.

Bütün çocukların her yaşta, her süreçte ve dönemde annesine olan gereksinimi fark ettiğimi söylerdim.  Tecrübeyle sabit olan yanlışlarımı sana mal etmeden üstlendiğimi, dünya üzerinde sevdiğim ilk kadın olduğunu kıvançla söylerdim.

Seni hep sevdim anne, bunu söylemekte geç kaldığım için affedebilir misin beni?

 

-SEMRA ŞENOL
Seveyim mi,  Sevmeyeyim mi? 3

Seveyim mi,  Sevmeyeyim mi?

Beni bu karmaşadan kurtar lütfen,

Sen karşıma çıktığın anda çözülür dilim.

Kalbimden kalbine altın bir el uzanır.

Lütfen söyle bana, seveyim mi?

 

Yalan söylemiyorum, aşkım bende henüz taze bir çiçek,

Taç yaprakları gözlerinin elâsıyla aynı renk!

Gözlerini sakınma benden, yolumu aydınlat.

Seveyim mi, sevmeyeyim mi?

 

Yüreğim yüreğini tanır telaş etme,

İlk kez karşılaşıyormuşuz gibi titrer ellerim.

Bana söyler misin, aşkın neresinden geliyorsun.

Memleketim olur, sever misin beni?

 

Mazur gör toyluğumu, senden önce böyle değildim.

Kalbim göğüs kafesime çarpmazdı.

İnancım hayallerimden büyüktü, ta ki seninle çarpışıncaya kadar.

Yüreğinin yolunu göster bana.

 

 Seveyim mi, sevmeyeyim mi?

Hayallerimizi ortak bir hayata sokalım.

Ne sen ayrı, ben gayrı kalmayalım.

Lütfen söyle bana seveyim mi, sevmeyeyim mi?

-Semra Şenol

Sanırım Seni Yanlış Sevdim! 4

Sanırım Seni Yanlış Sevdim!

Lütfen azabımı bu denli artırma, ağlama

Bana gelme lütfen, seni tutacak gücüm yok.

Seni terk etmeme izin ver, artık seni sevecek güvenim yok.

Sanırım seni ve kaderini yanlış anladım.

Benimle birlikte olabileceğini sanarak, sana sahip olmak istedim.

Lütfen, aptal gibi sadece seni sevdiğimi bil.

Gözlerime seni kazımama izin ver, çünkü seni bir daha göremem!

Seni sevmediğimi söyleyemem, ama artık unut beni.

Ne olur ağlayarak tutma beni, aşkımızı unutamam.

Sonsuza dek seni koruyacağıma dair verdiğim sözü tutamam.

Bilmiyordum bu denli yara izleriyle dolu olduğunu.

Anılarıma yerleşen gözyaşların, ellerime düşüyor.

Bana gelme lütfen;

Seni sevmek için gücüm yok,

Kalbimi durduracağım artık, unut beni…

-Semra Şenol

 

Konu Sen Değildin 5

Konu Sen Değildin

Konu Sen Değildin

Dinleme, sen bakma gözlerime.

Nasıl söylerim bakışlarına acizliğimi?

Bir tek ben kalayım derken binlerce parçaya bölündüğümü.

Dokunduğun yerler kanarken, olukların açıldığını görmedin mi?

Gördünse de aldırış etmedin, tırnakların etimin içindeydi.

Ruhun ruhumun gardiyanı, nefesin ikinci zehrimdi.

Babil kuşları gibi yere inmeden sevdim,

Tutulmasaydım gönlüm uçmaya devam ederdi.

Denizleri ormanları bırakırdım, üstünden kayarcasına.

Bakma, ağzından dökülenlere küskünüm.

Hicranla gelmem sana merak ettiğin buysa!

 

Doğruyu söylüyorum kimseyi kendim kadar kandırmadım.

Uzakları uzak ettiğim günden beridir bi’haberim yüreğinden.

Haram etmedim akıttığım yaşları, aksın gitsin işte!

Verilen geri alınmaz bende, sahi ne kadar ederdi nazik cümlelerim?

Ederinden az mı kaldım acaba, takas götürmeyecek malındım.

Duydum çoktan yerimi doldurduğunu.

Yanmadı içim desem de inanmazsın.

İnan ya da inanma, peşine düştüğüm sen miydin ki?

Gülerken kısılan gözlerini sevmiştim ben senin.

Konu hiçbir zaman sen değildin, bahsi geçen bendim.

Kalbim bilmeseydi sevmeyi, sevilir misin sanıyordun!

 

-Semra Şenol

 

 

İNTİZÂR 6

İNTİZÂR

İNTİZÂR 7

Serçenin özrüne mazhar ol da,

Bir gülün dikenine eğil.

Akan bir damlacık kana, utanda

Yediğin haklara sırt çevir.

Uslanmadığın gibi, arsızlığa yenil.

 

Ey yâr, sanma ki intizarım sana,

Gülü bülbüle, Leyla’yı Mecnun’a dert eden sevdaya.

Boş söz ne zaman olur işe yarar kelam,

Bir kadeh kızıl şaraba takas etmişim.

Mercan gözleri, gayri işlemez lafım sana.

 

Sen, sen ol da harap et beni,

Bozdurup harcadığın gafil zamana,

Tırnağının ucuna değmeyecek katillere.

Velhasıl, hariçten gazel okumamın tam sırası,

Uyurken mi aldattım, gülleri.

-Semra Şenol

A benim Kadınım! 8

A benim Kadınım!

A benim Kadınım! 9

A benim Kadınım!

A benim gözleri sisli, sözleri yanık kadınım. Avunduklarıma kaç güz adadım, derdimi deva saydım.  Kul oldum nefsime, menekşe kokulu dillerine susadım.

Uymadım sürüye, dedim vardır Hak’kın bir bildiği mevla neylerse güzel eyler dedim.  Dedim de döndüm sana A benim çocuk elli kadınım.  Ufacık yüreğine sığınırım sanıp der top ettim aklımı.  Adam denen mahlukat bilmeli lafını sözünü dediler, ben bir tek sana suskundum.  Vurgundum.

Okun yayda gerilişi gibi gelmeye hazırdım koynuna, komadılar.  Varsın yanında değil, ruhunun yanı başında kalayım dedim.

A benim dudakları gül goncası, yanakları elma kadınım. Mahzun bakışına nasıl yıkılıverdiğimi Hüda bilsin, gayrı sende bil.  Çul çürüten gönlüme ayağınla tep, akıllandır uslandır bu arsızı.  Rızkımız sevgimizin yüceliğindedir de çık gel yanıma, büyükçe ellerimi bir tutuver.

Görsün cümle alem bu deli oğlan nasıl durulur, nasıl pare pare yanar da akkor ateşlere gark olmaz.  Zülfü saçını, bal badem gözlerini bir sürüver boynuma yandım diye haykırayım.

A benim can suyum, narin bakışlı ceylan kadınım.

Yad ellere koma bu garibi, gel deyiver gelsin, öl de ölüversin ayağının değdiği toprağa…

-Semra Şenol

Süreya Gibi.. 10

Süreya Gibi..

Süreya Gibi.. 11

Bugün tutmadılar elinden,

Her gece düştüğün o uçurumlardan tutup çekmediler seni, 

Yokluğunu hissetmedi kimseler,

Merak etmediler bugün,

Saç tellerini kırdılar, 

Her geçen gün vurdular seni,

Fark etmediler.

Seni bugün sevmediler,

Öpmediler parmaklarından,

Bir şiir yazmadılar sana,

Bir şarkıda geçmedi adın,

Bir çiçeğe benzetilmedi kokun,

Bugün seni tanımadılar,

Gözünün içine bakmadılar hayran hayran, 

Bugün seni kırdılar…

– RIDVAN KESKİN

 

Silik Kırmızı Ruj 12

Silik Kırmızı Ruj

Silik Kırmızı Ruj 13

Silik Kırmızı Ruj

Gözlerinin feri sönmüş bir kadına rastladınız mı hiç?

Saçları omuz hizasında kesilmiş, parmak uçları titrek mütevazı bir kadın. Yaşlı gözlerinde telaşını yitirmiş, kırgın, tuza basılmış ruhunu saklayan bir kadın.

Mazisine küssün, yediği darbeleri hüzünlü bakışlarında ele veren kadın; dikenli tellere asmıştır gözyaşlarını. Kolları kıymıklarla, ayaklarının altı kanlı çiziklerle doludur.

Tökezleyerek yürür çoğu zaman, ha düştü ha düşecek hayallerini geçmiş güzel günlerin kalabalıklaştırdığı çantasında tutuyordur.

Dudağındaki aşınmış kırmızı ruju, sevdiklerine tükettiği güvenin arta kalan yıpranmış tablosudur.

Parfüm niyetine sürdüğü yasemin esansı, kaybettiği annesinden kalan son hatırasıdır. O sebeptendir ki bağrına yakın, tenine nüfuz eden acı ve kederleri koltuğunun altına istifler.

Tekinsiz sokak aralarına girmekten çekinmez, saflığının bekâretini bir hain uğruna çoktan hibe etmiştir çünkü. Mahcup yüreği, kimsenin kolay kolay algılayamayacağı ölçüde dargındır hayata ve kendini insan vasfına layık gören canavarlara.

İlkbahara söz verip yeşereceğine olan inancını kaybeden kadını, düşmekten olduğu intihar uçurumundan kurtaracak tek şey, ömrü bir güne bedel kelebektir.

O kelebek ki; o güzelim kanatlarını açtığı her seferinde, içi kuru otlarla dolu kadını daldığı gaflet uykundan arındırır.

Kelebek uçtuğu sürece, yaşama dair tüm umutları tazelenip bahara selam durur…

 

-SEMRA ŞENOL

 

Yanlışa Düşüyorsun… 14

Yanlışa Düşüyorsun…

Yanlışa Düşüyorsun…

Yanlışa Düşüyorsun… 15

Yanlışa düşüyorsun, küçüğüm.

Ben, senin sandığın kadar masum ve idealist değilim aşka karşı.

Görüşlerim, hayat tarzım seni aldatmasın. Sığ kişiliğimde inceliklerle örülü pembe bulutlara yer yok, düşünüyorum da hiçbir zaman aşka yakışacak biri olmadım.

Kendinden önce başka birini sahiplenmek, iyiliği ve rahatı için sahip olduklarından feragat etmek kimyama uygun değil.

Hayaller Âlemine aldanıp, beni diğerleriyle karıştırma küçüğüm.

Benim nasırlaşmış sol cenahımda, son sürat aradığın tutkulu alevleri bulamayabilirsin.

Standart aşk oyunları istenildiği etkiyi bırakmıyor, savurganlığı baş tacı etmiş bünyemde.

Dört duvar arasına sığdırılmış kandırmacalar, kitapların öngördüğü gibi mutluluklarla ve doğru yönlendirme sevgi kurallarıyla örtüşmüyor.

Beni sevmekten, zihninde dahi olsa beni istediğin kalıba yerleştirmekten vazgeç küçüğüm.

En büyük hatadır, birini olmadığı biri gibi kabullenip, üstüne tam oturmayan kıyafetleri giydirmek, istek ve görüşlerine saygı göstermeden değiştirmeye kalkışmak.

Sokak köşelerindeki çöpü eşeleyen kedileri bile, bilmedikleri bir ev ortamına sokarsan huzursuzlaşıp vahşileşir. Beni de onlar gibi düşün, aşırı tevazu ve göstermelik aşk serenatlarına tahammülüm yok.

Rakıyı balığa tercih edenlerdenim ben.

Keyfe keder gülüşleri niteliksiz kahkahalara buyur eden, zamanı kum saati gibi görüp ömrü boşa harcamayanlardanım. Gün batımını severim mesela, rüzgârın serin esintisini alnımda duymaya aşığım.

Beni sevme küçüğüm; ben en çok kendini sevenlerdenim…

-SEMRA ŞENOL