Etiket arşivi: Güzel şiirler

Kaderden Çaldığım Bu An... 1

Kaderden Çaldığım Bu An…

 

İzin ver gecelerimiz gündüzlerimize karışsın, ellerim ellerinde

Mevsim yağmurları yağmaya başlamışken, benimle bekle ebemkuşağını.

Ne olur yaklaş bana bu gece, sinemde yıldızlardan bir gökyüzü,

Dudaklarınla yakala tenimdeki ecel terlerini, söz ver gitme bu gece.

Midemde uçuşan kelebekleri sana hediye edeceğim.

 

Sevda düşerken çorak arazilerime yağış mevsimi geldiğini görüyor musun?

Dem-güzar aşkım beklemez sabahın kırağında, mesut olmanın umudundayım.

Kaderden çaldığım bu anı saklamak için gözlerimi asla kırpmayacağım,

Gizli saklı yaklaş sinemdeki yerine, seni kimselerle paylaşmayacağımı biliyorsun.

Vuslat yağmurunda ıslat beni, uğruna sırılsıklamım zaten.

 

Herkesi ve her şeyi bırakıp gel bana, yağış mevsimi geldi.

Sen ve ben yokuz, biz ancak tek bir bedende atan bergüzarız.

Islak saçlarını omuzlarından atarken alnını alnıma daya, dudaklarımız arasındaki ömür kısalsın.

Hoşnut öpücüklerimde seni sevdiğimi fısıldayacağım, bu gece gitme kal benimle.

İlk defa severken birini, kendimi bile böyle sevmediğimi öğret bana…

 

-Semra Şenol

Seveyim mi,  Sevmeyeyim mi? 2

Seveyim mi,  Sevmeyeyim mi?

Beni bu karmaşadan kurtar lütfen,

Sen karşıma çıktığın anda çözülür dilim.

Kalbimden kalbine altın bir el uzanır.

Lütfen söyle bana, seveyim mi?

 

Yalan söylemiyorum, aşkım bende henüz taze bir çiçek,

Taç yaprakları gözlerinin elâsıyla aynı renk!

Gözlerini sakınma benden, yolumu aydınlat.

Seveyim mi, sevmeyeyim mi?

 

Yüreğim yüreğini tanır telaş etme,

İlk kez karşılaşıyormuşuz gibi titrer ellerim.

Bana söyler misin, aşkın neresinden geliyorsun.

Memleketim olur, sever misin beni?

 

Mazur gör toyluğumu, senden önce böyle değildim.

Kalbim göğüs kafesime çarpmazdı.

İnancım hayallerimden büyüktü, ta ki seninle çarpışıncaya kadar.

Yüreğinin yolunu göster bana.

 

 Seveyim mi, sevmeyeyim mi?

Hayallerimizi ortak bir hayata sokalım.

Ne sen ayrı, ben gayrı kalmayalım.

Lütfen söyle bana seveyim mi, sevmeyeyim mi?

-Semra Şenol

Masallarımdaki  Dünya 3

Masallarımdaki  Dünya

 

Alışırım sanma, ne yapıp ettiysem içimdeki bu biteviye hüznü çıkarıp atamadım.  Masallara inandığım günden bu yana şehrin karanlık ışıklarına kendimi veremiyorum.  Düşlerimde seven ve sevilen biriyim.  Yüzümdeki kırışıklar henüz görünmüyor, gözlerimdeki ışıltı yıldızlarla yarışıyor.  Nefti yeşili çimenlerde sere serpe uzanıyorum, tamah etmiyorum ne saraya nede hanlara.  Bir garip dervişim, yüreğimin bilgeliği bedensel arzularımın ötesine geçiyor.

Dumanı tüten bir bardak çaya, iki çift tatlı söze bulut olup uçuveriyorum. Dünya üzerindeki zalimliklerden, yıkanmamış günahlardan, tüm o zulümlerden uzağım.  Köşe bucak saklıyorum tertemiz masallarımı.  Kirli eller uzanamaz, kıymet bilmeyen dokunamaz.

Kışlar yaz, kuraklar vahaya dönüşür düşlerimde.  Kimsenin başı eğik değildir, insanlar gerçek gülümsemelerini saklamazlar.  Çiçekler renk cümbüşüyle balkonlarımızda açar, dağlar bir nefes yakınlığında pencereme konar.

Bu bir rüyaysa farz edin ki uyanmıyorum. Gönül indirdiğim dertlerimi bir çuvala tıkıp nehrin soğuk sularına bırakıyorum.  Görmüyorum kirli düşünceleri, duymuyorum yürek yakan yalanları.  Bir başı mağrur masallarıma dönüyorum.

Barış adına yapılan savaşları gökyüzünden izliyorum.  Kan ve gözyaşıyla yıkanmış toprak parçalarına empati duymuyorum.  Nasılsa benim el değmemiş düşlerim bâki, inancım henüz yitip gitmedi…

-Semra Şenol

Aşk Diye… 4

Aşk Diye…

Döksem içimi sana, beni anlattıklarımın ötesinde duyumsayabilir misin?  Başını öyle nazikçe sallama, minik bahar çiçekleri gibi yüzüne dağılan çillerine hayranım.  Sensiz gecelerde başım yastığa değdiğinde içimi kaplayan hüzün, pencereden süzülen ayın taraçasına benzer.

Gonca gülün tomurcuklanması gibi gülüşünü düşledikçe yüceldim.  Şeffaf ellerine layığım artık, yüreğim dip bucak sen dolu.  Mahperi’m, dolunayın öteki yüzü sevgilim.  Saçlarında oynaşan kelebekleri, gözlerinde ışıldayan haleleri severim.

Yâdıma koysam seni dimağım isyan edercesine adını haykırır, böyle sevmek ne mümkün diye.  Kavuşmak hülyasına kapıldım kapılalı başka bir adamım, adımlarım hep sana çıkan yolları arşınlar.  Dünya elinde bir garip yolcuyum derken henüz farkında değildim aşkın mevcudiyetini.  Sevdim seveli, gönlümün bağında derlendi otağın.

İkiye böldüğüm ekmeğime, yemeğime ektiğim tuza, demlediğim çayıma iştirak et.  Aşk diye dokunmayalım birbirimize, kızılcık şerbeti dudaklarına bakayım.  İncecik boynunu büküver yine, utangaç gülümsemende kendimi bulayım.

Ah; bir geliver gece düşlerime, gaibim olma.  Bir hayale aldanmadığımı, aşikâr güzelliğini kendimin uydurmadığına ikna et beni.  Bin bir dertle imtihan etme, ellerimizin yabancılığı kayboluversin…

 

-Semra Şenol

Sanırım Seni Yanlış Sevdim! 5

Sanırım Seni Yanlış Sevdim!

Lütfen azabımı bu denli artırma, ağlama

Bana gelme lütfen, seni tutacak gücüm yok.

Seni terk etmeme izin ver, artık seni sevecek güvenim yok.

Sanırım seni ve kaderini yanlış anladım.

Benimle birlikte olabileceğini sanarak, sana sahip olmak istedim.

Lütfen, aptal gibi sadece seni sevdiğimi bil.

Gözlerime seni kazımama izin ver, çünkü seni bir daha göremem!

Seni sevmediğimi söyleyemem, ama artık unut beni.

Ne olur ağlayarak tutma beni, aşkımızı unutamam.

Sonsuza dek seni koruyacağıma dair verdiğim sözü tutamam.

Bilmiyordum bu denli yara izleriyle dolu olduğunu.

Anılarıma yerleşen gözyaşların, ellerime düşüyor.

Bana gelme lütfen;

Seni sevmek için gücüm yok,

Kalbimi durduracağım artık, unut beni…

-Semra Şenol

 

40. Sone - William Shakespeare 6

40. Sone – William Shakespeare

Hepsini al, sevgilim, ne sevgi varsa bende,

Çoktan senin olmayan ne sevgi sağlarsın ki?

Gerçek der misin ona eline geçirsen de

Sevdiklerimin hepsi sende değil mi sanki?

Sevgilimi alırsan gerçek sevgi uğruna

Ses çıkarmam onunla keyif sürdüğün için;

Sevgilime sırt çevirip el uzatırsan ona,

Kendini aldatırsan suçun büyüğü senin.

Tatlı hırsız, yine de bağışlarım suçunu

Sen varımı yoğumu aşırsan bile benden;

Oysa daha acıdır, sevenler bilir bunu,

Güzel sürtük, kötülük iyi görünür sende;

Biz düşman olmayalım can evimi söksen de.

-William Shakespeare

Sevmek, Ne Uzun Kelime! -Cemal Süreya 7

Sevmek, Ne Uzun Kelime! -Cemal Süreya

Dokunulmasa da,

Görülmese de;

Kalpte yer verilir bazısına…

Nedensiz!

Sen…

Aklım ve kalbim arasında kalan,

En güzel çaresizliğimsin!

Gerçi…

Aklıma bile gelmiyorsun artık,

O kadar kalbimdesin ki!

Gözlerinin…

Gözlerinin kahvesinden koy ömrüme…

Kırk yılın hatırına,

Sen kalayım…

Sevmek…

Ne uzun kelime!

Şimdi açsan pencereyi de beklesen,

Sen gelsen.

Olmaz ya hani geliversen.

Hiç bir şey sormasam,

Hiç bir şey söylemesen.

Sussam

Sussan

Sussak

– Cemal Süreya

 

Arkasında Çocukluğum... 8

Arkasında Çocukluğum…

Arkasında Çocukluğum... 9

Yanlış bir seçimdi, bunu şimdi anlıyorum.

İş işten geçince, dertler bir bir sirayet edince.

Pencerenin önüne koyduğum fesleğen solduğunda,

İp atlayan çocuklar büyüyüp, mahalleyi terk edince.

Çölde aranan su, buzdağını kaplayan çimenler gibi,

Yalnızlığın solgun astarını görüyorum.

Lacivert gökyüzünde kırılan gümüşler,

Yıldızlarda küskün, kapatmışlar gözlerini.

Ah, bir uzatsam elimi mehtaba

Tutar mı dersin, bir çare ayın zifiri karanlığı.

Cumartesiye açtım, topuzu kırık kapımı

İçeriye giren yirmilik yaşım, arkasında çocukluğum.

Sormayın halimi, gönül nerden bilir isteğini,

Galata kulesinde bir fincan konyağın sıcağı…

-SEMRA ŞENOL

İNTİZÂR 10

İNTİZÂR

İNTİZÂR 11

Serçenin özrüne mazhar ol da,

Bir gülün dikenine eğil.

Akan bir damlacık kana, utanda

Yediğin haklara sırt çevir.

Uslanmadığın gibi, arsızlığa yenil.

 

Ey yâr, sanma ki intizarım sana,

Gülü bülbüle, Leyla’yı Mecnun’a dert eden sevdaya.

Boş söz ne zaman olur işe yarar kelam,

Bir kadeh kızıl şaraba takas etmişim.

Mercan gözleri, gayri işlemez lafım sana.

 

Sen, sen ol da harap et beni,

Bozdurup harcadığın gafil zamana,

Tırnağının ucuna değmeyecek katillere.

Velhasıl, hariçten gazel okumamın tam sırası,

Uyurken mi aldattım, gülleri.

-Semra Şenol

A benim Kadınım! 12

A benim Kadınım!

A benim Kadınım! 13

A benim Kadınım!

A benim gözleri sisli, sözleri yanık kadınım. Avunduklarıma kaç güz adadım, derdimi deva saydım.  Kul oldum nefsime, menekşe kokulu dillerine susadım.

Uymadım sürüye, dedim vardır Hak’kın bir bildiği mevla neylerse güzel eyler dedim.  Dedim de döndüm sana A benim çocuk elli kadınım.  Ufacık yüreğine sığınırım sanıp der top ettim aklımı.  Adam denen mahlukat bilmeli lafını sözünü dediler, ben bir tek sana suskundum.  Vurgundum.

Okun yayda gerilişi gibi gelmeye hazırdım koynuna, komadılar.  Varsın yanında değil, ruhunun yanı başında kalayım dedim.

A benim dudakları gül goncası, yanakları elma kadınım. Mahzun bakışına nasıl yıkılıverdiğimi Hüda bilsin, gayrı sende bil.  Çul çürüten gönlüme ayağınla tep, akıllandır uslandır bu arsızı.  Rızkımız sevgimizin yüceliğindedir de çık gel yanıma, büyükçe ellerimi bir tutuver.

Görsün cümle alem bu deli oğlan nasıl durulur, nasıl pare pare yanar da akkor ateşlere gark olmaz.  Zülfü saçını, bal badem gözlerini bir sürüver boynuma yandım diye haykırayım.

A benim can suyum, narin bakışlı ceylan kadınım.

Yad ellere koma bu garibi, gel deyiver gelsin, öl de ölüversin ayağının değdiği toprağa…

-Semra Şenol