Kelime Kökeni: Arapça
– İvedi olma, çabuk olma
Cümle içinde kullanımı: “Aciliyyet gerektiren siparişleri ilk olarak hazırlayıp müşterilere gönderin.”
Kelime Kökeni: Arapça
– İvedi olma, çabuk olma
Cümle içinde kullanımı: “Aciliyyet gerektiren siparişleri ilk olarak hazırlayıp müşterilere gönderin.”
Kelime Kökeni: Arapça-âciz çoğul biçimi
– Acizler, düşkünler, zavallı kimseler
– Gücü bir şeye yetmeyen hayatını idame ettiremeyen güçsüz kimseler
Cümle içinde kullanımı: ” Biz ne kadar kabul etmek istesek de ülkemiz de aceze olduğu sürece asla iyi yetişmiş bir kültüee sahip olamayacağız. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Arap soyundan olmayan İranlı, İranlı, Aceme mensup kimse
– Yabancı
– Toy, tecrübesiz, deneyimsiz
– Beceriksiz kimse
– Acem dili, Farsça
Cümle içinde kullanımı: “Askeriye de ayak işlerini acemî erler yapar, ancak usta birliğine geçtiklerinde bu temaşalardan kurtulurlar. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Acele ile, ivedilikle, çarçabuk, acilen, sabırsızlıkla, çabucak, çabucacık
Cümle içinde kullanımı: ” Ekseriya aceleten yapılan işlerden hayır gelmez. ben buna inanırım.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Pek garip, çok tuhaf, gülünç, alay edilecek durumda olan
Cümle içinde kullanımı: “Başta bizde itimat etmediysek de acelâcâ’ib bir durumun ortasında kendimizi mahsur bulduk.”
Kelime Kökeni: Arapça
– İvecen, acele eden, en çabuk, aceleci
Cümle içinde kullanımı: ” A’cel tavırlarıyla sabahtan apar topar evden çıkıp gitti ve hala dönmedi.”
Kelime Kökeni: Arapça-aceb
– Şüphe ve şaşma ifade eden söz
– Kararsızlık ve kuşku ifade eder
Cümle içinde kullanımı: ” Acebâ yanlışı biz mi yapıyoruz, körü körüne güvenerek hata yaptığımız muhakkak.”
Kelime Kökeni: Arapça-ecel
– Eceller, ölümler, vadeler, ahirete göç edenler
Cümle içinde kullanımı: “Rabbim tüm âcâl ve soyumuzun mekanını cennete yazsın.”
Kelime Kökeni: Arapça-acîbe
– Tuhaf, garip, şaşılacak, hayret verici şeyler, acayip
Cümle içinde kullanımı: “Fevkalade acâ’ib bir insan olup çıktım insanların hakkımdaki yargılarına takılıp duruyorum.”
Kelime Kökeni: Arapça-acebâ
– Şüphe ve şaşma ifade eder
– Kuşku, tereddüt bildiren söz
– Merak, kararsızlık, işkil, kuruntu
Cümle içinde kullanımı: ” Acabâ yanlış mı değerlendirdim bana olan lakayt tavırlarını, belki de ben çok fazla üstüne giderek onu zorlamıştım.”