Kelime Kökeni: Arapça-ad
– Yol yordam, saygı, uygun davranış biçimleri
– Ahlak ve terbiye kaideleri, edebler
Cümle içinde kullanımı: “Âdâb u erkân nedir bilmeyen bizim ocağımıza adım atamaz aslan, geri bas şimdi!”
Kelime Kökeni: Arapça-ad
– Yol yordam, saygı, uygun davranış biçimleri
– Ahlak ve terbiye kaideleri, edebler
Cümle içinde kullanımı: “Âdâb u erkân nedir bilmeyen bizim ocağımıza adım atamaz aslan, geri bas şimdi!”
Kelime Kökeni: Arapça-tamlama
– Genel ahlak ve görgü kuralları, umumi ahlak kaideleri, umumi görgü bilgisi ve kuralları
Cümle içinde kullanımı: “Hocamızın kaleme aldığı eserin konusu âdab-ı umûmiyye ile alakalıdır. “
Kelime Kökeni: Arapça-adüvv çoğul biçimi
– Düşmanlar, hasımlar, yağılar
Cümle içinde kullanımı: ” A’dâ ve hasım gibi davranan akrabalar için ayakta kalacak, yıkılmayacağım.”
Kelime Kökeni: Arapça-acûl+Farsça-âne
– Aceleci bir tarzda veya biçimde
– Acele edene yakışır tarzda
Cümle içinde kullanımı: ” Acûlâne tavırları ve tez canıyla elini attığı her işi ivedilikle çözmeye çalışır. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Aceleci, sabırsız, ivecen, içi dar, tez canlı, acele eden kimse
Cümle içinde kullanımı: “Sabah acûl eden ikindiye kalmadan kaldırır harmanı, tembel olanın aşı pişmez. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Acizlik, kabiliyetsizlik, beceriksizlik, zayıflık, güçsüzlük
Cümle içinde kullanımı: ” Ruhumdan kopup gelen bu âciziyyet de neyin nesiydi böyle!”
Kelime Kökeni: Arapça-âciz+Farsça-âne
– Çaresizlikle, çaresiz olarak, hakirane, tevazu ile
– Alçak gönüllülük ifadesi
Cümle içinde kullanımı: ” Acizane benim kanaatime göre beyefendinin hastalığı ruhsal görünüyor. “
Kelime Kökeni: Arapça-acaib
– Hayreti gerektiren, şaşılacak şey, mucize, alışılmışın dışında, hayret veren
Cümle içinde kullanımı: “Acîbe olaylar çevremizi sarmışken hala nasıl olur da yukarıdakinin varlığını sorgularsınız?”
Kelime Kökeni: Arapça-âciz çoğul biçimi
– Acizler, düşkünler, zavallı kimseler
– Gücü bir şeye yetmeyen hayatını idame ettiremeyen güçsüz kimseler
Cümle içinde kullanımı: ” Biz ne kadar kabul etmek istesek de ülkemiz de aceze olduğu sürece asla iyi yetişmiş bir kültüee sahip olamayacağız. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Arap soyundan olmayan İranlı, İranlı, Aceme mensup kimse
– Yabancı
– Toy, tecrübesiz, deneyimsiz
– Beceriksiz kimse
– Acem dili, Farsça
Cümle içinde kullanımı: “Askeriye de ayak işlerini acemî erler yapar, ancak usta birliğine geçtiklerinde bu temaşalardan kurtulurlar. “