Kelime Kökeni: Arapça-zarf
– Uzlaşma yaparak, anlaşma sağlayarak
Cümle içinde kullanımı: “Taraflar savcının karşına çıkmadan önce aralarında bilimtizac ederek davadan vazgeçmiştir.”
Kelime Kökeni: Arapça-zarf
– Uzlaşma yaparak, anlaşma sağlayarak
Cümle içinde kullanımı: “Taraflar savcının karşına çıkmadan önce aralarında bilimtizac ederek davadan vazgeçmiştir.”
Kelime Kökeni: Arapça-zarf
– Hürmetle, saygıyla
Cümle içinde kullanımı: “Şayet beni ileride hatırlayacak kişilerin bilihtiram bir sevgiyle anmalarını arzu ederdim.”
Kelime Kökeni: Farsça
– Tacir, tüccar, alış verişle uğraşan esnaf
– Ağalık eden Yahudilere verilen ad
Cümle içinde kullanımı: “Bazergan aynı zamanda İran’ın Batı Azerbaycan eyaletinde yer alan bir şehirdir, Türkiye sınırına da yakındır.”
Kelime Kökeni: Farsça
– Mutluluğa erişmiş kişi
– Memnun
Cümle içinde kullanımı: “Elbet bir gün besendegar olur yüreğim, o zaman işte doyasıya gülerim.”
–
Kelime Kökeni: Arapça
– İktidarı ve makamıyla
– Kuvveti ve gücüyle
Cümle içinde kullanımı: “Fatih Sultan Mehmed, yönetici ruhu ve biliktidar niteliğiyle adını tarih yazdıran padişahlardan biriydi.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Genellikle Arapların üstüne giydikleri hırka
– Nakletme, taşıma, bir yerden başka bir yere götürme
– Alt etme, karşısındakini yenme
Cümle içinde kullanımı: “Kaside-i Bürde, İslam peygamberi Muhammed adına yazılmış en iyi övgü kasidelerinden biridir. “
Kelime Kökeni: Farsça
– Güzel resim yapan sanatçı
– Portre yapan ressam
Cümle içinde kullanımı: “Fırçasında güller açarken beyaz bulutlar mavi göğü kaplardı, gördüğüm en iyi bütnigarlardan biriydi.”
Kelime Kökeni: Japonca
– Düşünmeksizin uzaklara boş bok bakınma, uzaklara dalıp gitme
Cümle içinde kullanımı: Japonlar düşünmeyi bir kenara bakarak uzakları izleme eylemine Boketto adını vermiştir.”
Kelime Kökeni: Farsça
– Malk mülk,
– Bir olayın sonucu
– Bitkinin yaprağı
– Niyet
– Bükmek-Bend
Cümle içinde kullanımı: ” Gözleri bir yeşil berg, dudakları açmamış bir kızıl goncadır. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Görerek, görmekle birlikte, gözle görülür şekilde, bizzat şahit olma
Cümle içinde kullanımı: “O kişinin ayıplarını bilmüşahede etmediğin sürece arkasından konuşmak yakışır mı?”