Kelime Kökeni: Arapça-ecr
– Kiralayan, kiraya veren, malını veya eşyasını bir başkasına para karşılığı bir süre verilmesi,
Cümle içinde kullanımı: ” Yazlık konutlarını âcir eden Mahmut beyin görünmeyen bir serveti vardır. “
Kelime Kökeni: Arapça-ecr
– Kiralayan, kiraya veren, malını veya eşyasını bir başkasına para karşılığı bir süre verilmesi,
Cümle içinde kullanımı: ” Yazlık konutlarını âcir eden Mahmut beyin görünmeyen bir serveti vardır. “
Kelime Kökeni: Arapça
– İvedi olma, çabuk olma
Cümle içinde kullanımı: “Aciliyyet gerektiren siparişleri ilk olarak hazırlayıp müşterilere gönderin.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Süresi dolunca, vadesi gelince
– Aceleyle, çabucak, ivedilikle, çabuk, geciktirilmeden, çarçabuk, çabucacık
Cümle içinde kullanımı: “Acilen yaralıları hastaneye sevk etmeli durumu ağır olanları yoğun bakıma almalıyız.”
Kelime Kökeni: Arapça-aceb
– Şaşılacak veya garip karşılanacak, tuhaf şey, hayret uyandıran, taaccüb olunan, tahayyür etme
Cümle içinde kullanımı: “Eyvahlar olsun olur şey değildir, bu acîb mahlukat nasıl böyle bir makama getirilir?”
Kelime Kökeni: Arapça-âciz çoğul biçimi
– Acizler, düşkünler, zavallı kimseler
– Gücü bir şeye yetmeyen hayatını idame ettiremeyen güçsüz kimseler
Cümle içinde kullanımı: ” Biz ne kadar kabul etmek istesek de ülkemiz de aceze olduğu sürece asla iyi yetişmiş bir kültüee sahip olamayacağız. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Arap soyundan olmayan İranlı, İranlı, Aceme mensup kimse
– Yabancı
– Toy, tecrübesiz, deneyimsiz
– Beceriksiz kimse
– Acem dili, Farsça
Cümle içinde kullanımı: “Askeriye de ayak işlerini acemî erler yapar, ancak usta birliğine geçtiklerinde bu temaşalardan kurtulurlar. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Acele ile, ivedilikle, çarçabuk, acilen, sabırsızlıkla, çabucak, çabucacık
Cümle içinde kullanımı: ” Ekseriya aceleten yapılan işlerden hayır gelmez. ben buna inanırım.”
Kelime Kökeni: Arapça-ecem, eceme çoğul biçimi
– Sık ormanlar, çalılıklar, ağaçlıklar, kamışlık
– Arslan yatakları, meşelikler
– Acemler, İranlılar
Cümle içinde kullanımı: “ Âcâm kaplı alanı seke seke koşarak geçen ceylanların ürkek ama telaşlı görünümleri beni hep etkilemiştir.”
Kelime Kökeni: Arapça-ecel
– Eceller, ölümler, vadeler, ahirete göç edenler
Cümle içinde kullanımı: “Rabbim tüm âcâl ve soyumuzun mekanını cennete yazsın.”
Kelime Kökeni: Arapça-acîbe
– Tuhaf, garip, şaşılacak, hayret verici şeyler, acayip
Cümle içinde kullanımı: “Fevkalade acâ’ib bir insan olup çıktım insanların hakkımdaki yargılarına takılıp duruyorum.”