Kelime Kökeni: Arapça
– Salyaya ilişkin, salya ile ilgili, salyaya özgü
– Salya gibi yapışkan
Cümle içinde kullanımı: ” Bitkilerden hazırlanan ilaç tıpkı lu’âbî bir kıvamda, rengi ise nefti yeşili.”
–
Kelime Kökeni: Sıfat-ad
– Ağır, tembel, battal
– Yedi yaşından büyük olan erkek boz deveye verilen ad
– Zeytinyağı, yumurta beyazı, pamuk ve kirecin karıştırılmasıyla ortaya çıkan kırık çanak çömlekleri ve künkleri birleşmede kullanılan bir tür macun
– Lökün
Cümle içinde kullanımı: “Lök gibi oturdu koltuğa ne kalkıyor ne de bir işin elinden tutuyor!”
Kelime Kökeni: Arapça-lukta+hulkum
– Bir tür tatlı kurabiye
– Halkum denilen şeker, latilokum, kesme
– Şekerli nişasta eriyiğinin eritilip ağdalaştırılması ve içine meyve özleri ile kuruyemişlerin katıldığı dikdörtgen kare biçimdeki tatlı şekerleme
– Yumuşak ve tatlı şeyler için kullanılan söz
Cümle içinde kullanımı: ” Türk lokumu damakta bıraktığı enfes tadıyla meşhurdur azizim, başka ülkelerde bu tadı bulamazsın.”
Kelime Kökeni: Fransızca
– Bir demir yolu üzerinde vagon denilen özel yapılmış arabaları çeken raylar üzerine kurulmuş buhar makinesi
– Kötü filmlerin satışını arttırmak için bunlarla birlikte satılan veya kiralanan tek başına satışı olmayan iyi film
Cümle içinde kullanımı: “Issız adam filmi zamanında lokomotif dediğimiz filmlerden biriydi çok sattırdı.”
Kelime Kökeni: Özel ad- hokman ruhu
– Tıbbı anestezide asırlarca kullanılmış bayıltıcı madde
– Eter, bir tür organik yağ çözücü
– Az kullanıldığında ayıltan çok kullanıldığında bayıltan uçucu kendine has kokusu olan sıvı
Cümle içinde kullanımı:” Yaralı hayvanı lokman ruhuyla sakinleştiren baytar anladığım kadarıyla kırık bacağını saracak.”