Kelime Kökeni: Arapça
– Badem, çağla, payam
– Himayesi altına girme, sığınma
Cümle içinde kullanımı: “Bahar müjdeleyicisi olan levz ağaçları çiçeğe durmuştur şimdiden. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Badem, çağla, payam
– Himayesi altına girme, sığınma
Cümle içinde kullanımı: “Bahar müjdeleyicisi olan levz ağaçları çiçeğe durmuştur şimdiden. “
Kelime Köken: Arapça
– Aşırı zemmeden, hicveden, yeren, paylayan, serzenişte bulanan, dedikodu yapan
– Başa kakan, paylayan kimse, azarlayan
Cümle içinde kullanımı: “Efendim levvâm sözleriniz ben bu işten alıkoymaya yetmeyecek, sizin tabirinizle burnumun dikine gitmeye devam edeceğim. “
Kelime Kökeni: Arapça-levsiyyât
– Kirlilik, pislik, murdarlık, necaset, kir
Cümle içinde kullanımı: “ Levs görünümü yüzünden hakir görülen bir çocuktum, yoksulluk ne yazık ki belim büktü. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Renk, boya, sıfat, nitelik
– Bir cismi diğerlerinden ayıran alamet, tür, çeşit, cins
Cümle içinde kullanımı: ” Alameti ortaya koyan levn sayesinde cinsler arasındaki farkı gözlemleyebiliriz. “
Kelime Kökeni: Farsça
– Çok büyük tencere, çok miktarda yemek pişirmeye veya kaynatmaya yarayan derin kap, kazan
Cümle içinde kullanımı: “Düğün yemekleri için bakır levîdler gelecekti, haberiniz var mı?”
Kelime Kökeni: Arapça
– Levha, yassı, düz, üzerine resim veya yazı yazılabilen nesne
– Kutsal yazgı belgesi
– Oyun, eğlence, sefahat
– Görünen ibretli manzara
Cümle içinde kullanımı: “Levh üzerine ölüm tarihi düşülen yazar ve şair Lutfî’nin Herat’ta öldüğü anlaşılmaktadır. “
Kelime Kökeni: ad
– Çizme ucunun şekli ve kalıbı
Cümle içinde kullanımı: “Ayakkabı tamircisine levger tarifini vererek sağlam bir çizme yapmasını rica ettim.”
Kelime Kökeni: Farsça
– Venediklilerin bahriyede kullandıkları hafif asker, Arnavut askeri
– Osmanlı donanmasında yer alan denizci asker
– Ayyaş içkici, hafif meşrep tavır ve hareketli, zampara
– İffetsiz kadın, orospu
– İbne, eş cinsel erkek
– Hizmetçi, ayak işleri yapan kimse
– Hırsız, yaramaz
– Günümüzde yakışıklı, boylu poslu kimse
Cümle içinde kullanımı: ” Gözü pek, yaman mı yaman levend bir adamdı ağabeyim, insafsız bir kurşuna gitti. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Ağızda bir şeyi veya bir lokmayı öteye beriye döndürme, ağız içinde bir lokmayı evirip çevirme döndürme
Cümle içinde kullanımı: “Matem henüz üzerime yeni sinmişken ağzımdaki ekmek levc olup kursağıma diziliyordu.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Gönül yarası, yürek acısı, yürekten gelen acı, aşktan ve sevgiden gelen iç yanığı
Cümle içinde kullanımı:”Lev’a eyleten yâr, bir kez gül yüzüme kaderimin kara yazısı silinsin. “