Kelime Kökeni: Arapça
– Elbise, giysi
– Giyilmeye ve örtünmeye yarayan kumaş
Cümle içinde kullanımı: “Arabistan’dan gelen lebûs ve ipek topları çarşı da baya iyi satıldı. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Elbise, giysi
– Giyilmeye ve örtünmeye yarayan kumaş
Cümle içinde kullanımı: “Arabistan’dan gelen lebûs ve ipek topları çarşı da baya iyi satıldı. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Sütlü, sütü bol hayvan, sağmalı hayvan, sütlü hayvan
Cümle içinde kullanımı: “Maşallah hayvanlarınızın topu da lebûn, besili görünüyor amcam. “
Kelime Kökeni: Farsça
– Susamış, susuz kalmış, susuz
Cümle içinde kullanımı: ” Zavallı sokaklar da aç biilaç leb-teşne dolanıyordu dayanamadım eve getirdim. “
Kelime Kökeni: Farsça
– Ağzına kadar dolmuş, ağzına dek dolu, taşan, taşkın, silme, baştan aşağı, lebalep
Cümle içinde kullanımı: “Sabrım nihayetinde leb-rîz suretle dolmuş durumda daha ağzını açma. “
Kelime Kökeni: Farsça
– Kabuğu çıkartılıp kavrulan nohut, kuru yemiş çeşidi
Cümle içinde kullanımı: “Denizli’nin çifte kavrulmuş sarı leblebisi oldukça meşhurdur. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Tırmanıcı bir bitki, sarmaşık
Cümle içinde kullanımı: “Bahçe duvarını kaplayan yaşlı leblâb neredeyse yaş olarak benden büyüktür. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Akıllı, zeki, kavrayışlı, fatin, akil
Cümle içinde kullanımı: ” Babam sağduyulu lebîb adamdır ne yaptığını gayet iyi bilir. “
Kelime Kökeni: Farsça-sıfat
– Dudağı açık
– Konuşan, söyleyen, konuşmacı, mütekellim
Cümle içinde kullanımı: “Ağzı olan herkes leb-güşâ eyler ancak sadece adam olanın lafı dinlenir. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Memeli hayvanların yavrularını beslemek için memelerinden gelen sıvı, beyaz renkte besin değeri yüksek sıvı
– Süt
Cümle içinde kullanımı: “Köpeğimiz yavruladıktan sonra gelen ilk lebenle yedi yavruyu doyurmaya başladı. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Yün, yapağı, yapak
– İlkbaharda koyundan kırkılan tüy
– Yünden yapılmış keçe
Cümle içinde kullanımı: “Çobanların üzerine giydikleri lebed giysiler kışın soğuğunu geçirmez. “