Kelime Kökeni: Arapça-lâhût+Farsça-pâye
– Lahut derecesinde, Lâhut mertebesinde
Cümle içinde kullanımı: “Zengin olmasına zengindi ancak yoksullara yaptığı iyilikler ve hayırları sayesinde lâhût-pâye bir adamdı. “
Kelime Kökeni: Arapça-lâhût+Farsça-pâye
– Lahut derecesinde, Lâhut mertebesinde
Cümle içinde kullanımı: “Zengin olmasına zengindi ancak yoksullara yaptığı iyilikler ve hayırları sayesinde lâhût-pâye bir adamdı. “
Kelime Kökeni: Arapça-lâhût+Farsça-nişân
– Lahut aleminden iz taşıyan, Lahut aleminden izler barındıran
Cümle içinde kullanımı: “Gül rengi yanakları, dolunayı andıran beyaz çehresiyle lâhût-nişân’a benziyor. “
Kelime Kökeni: Arapça-lâhûtî+Farsça-yân
– Lahutiler, Uluhiyyet alemine özgü melekler, uluhiyet alemine girebilen meleklere verilen ad
Cümle içinde kullanımı: “Lâhûtiyân melekleri Tanrının lütfuna mazhar olmuş mukaddes varlıklardır. “
Kelime Kökeni: Arapça
– İlahi, tanrısal, Tanrıya özgü olan
– Uluhiyet alemi ile ilgili
Cümle içinde kullanımı:“Dünya ve Lâhûtî hakkındaki tüm merak ettikleriniz kutsal kitabımızda açıkça yazıyor. “