Kelime Kökeni: Arapça-sıfat
– Sayısız, hesapsız, hesaba gelmez, pek çok, bir hayli
Cümle içinde kullanımı: “Bir bahar akşamında maziye dalarak lâ-yuhsâ anıların pençesinde güneşin doğmasını bekliyorum. “
Kelime Kökeni: Arapça-sıfat
– Sayısız, hesapsız, hesaba gelmez, pek çok, bir hayli
Cümle içinde kullanımı: “Bir bahar akşamında maziye dalarak lâ-yuhsâ anıların pençesinde güneşin doğmasını bekliyorum. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Yol olmayan, sonu olmayana özgü, ebediliğe ilişkin
Cümle içinde kullanımı:” Vahdaniyet ile lâ-yezâlî insanın doğasının ötesinde kavramlardır. “
Kelime Köken: Arapça
– Sonsuz, sonu olmayan, zevalsiz, zeval bulmaz, yok olmaz, bitimsiz, namütenahi
Cümle içinde kullanımı: “Lâ-yezâl göklerde uçan duaların kabulü Tanrıdadır. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Sarsılmaz, dayanıklı, tezelzül etmez
Cümle içinde kullanımı: ” Maun dünyadaki en lâ-yetezelzel tahta cinsidir, az bulunur ama ömürlüktür. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Ebedilik, sonsuzluk, nihayetsizlik, layetenahilik, ebediyet
Cümle içinde kullanımı: ” Ölümü arayan lâ-yetenahiyyet peşinde koşan ölümlü fanilerdir. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Sonsuz, sonu olmayan, edebi, nihayetsiz
Cümle içinde kullanımı: “Lâ-yetenahî sevdam Yaratandır, bir tek ona edebi bir aşkla bağlıyım. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Tahammül edilemez, çekilemez
Cümle içinde kullanımı: “Bu kadının bayağı hareketleri lâ-yetehammel boyutlara ulaştı. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Değişmez, değişmesi mümkün olmaz, değişikliğe uğramayan, bozulmaz
Cümle içinde kullanımı: “Arılar tarafından insanlara nimet olarak verilen bal kolay kolay lâ-yetegayyer olmayan bir besin kaynağıdır. “
Kelime Köken: Arapça
– Bölünemez, parçalara ayrılamaz, parçalanmaz, ayrılmaz
Cümle içinde kullanımı: ” Bu sevda benden koparılamaz lâ-yetecezzâ edilemez!”
Kelime Kökeni: Arapça
– Değiştirilemez, değiştirilmesi mümkün olmayan
Cümle içinde kullanımı: ” Bir ülke için lâ-yetebeddel olan bayraktır, hiçbir surette teklif dahi götürmez!”