Kelime Kökeni: Arapça
– Sözü tutuk söyleyen, kekeme, kekeç, tutuk
Cümle içinde kullanımı: “Dili leclâc olan birini evlet dairesinde işe almamı buyuruyorsunuz öyle mi?”
Kelime Kökeni: Arapça
– Sözü tutuk söyleyen, kekeme, kekeç, tutuk
Cümle içinde kullanımı: “Dili leclâc olan birini evlet dairesinde işe almamı buyuruyorsunuz öyle mi?”
Kelime Kökeni: Arapça
– Sütlü, sütü bol hayvan, sağmalı hayvan, sütlü hayvan
Cümle içinde kullanımı: “Maşallah hayvanlarınızın topu da lebûn, besili görünüyor amcam. “
Kelime Kökeni: Farsça
– Ağzına kadar dolmuş, ağzına dek dolu, taşan, taşkın, silme, baştan aşağı, lebalep
Cümle içinde kullanımı: “Sabrım nihayetinde leb-rîz suretle dolmuş durumda daha ağzını açma. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Akıllı, zeki, kavrayışlı, fatin, akil
Cümle içinde kullanımı: ” Babam sağduyulu lebîb adamdır ne yaptığını gayet iyi bilir. “
Kelime Kökeni: Farsça-sıfat
– Dudağı açık
– Konuşan, söyleyen, konuşmacı, mütekellim
Cümle içinde kullanımı: “Ağzı olan herkes leb-güşâ eyler ancak sadece adam olanın lafı dinlenir. “
Kelime Kökeni: Arapça-lebeniyye
– Süt ürünleri, sütlü nesneler
Cümle içinde kullanımı: “Tatlı olarak en çok lebeniyyât satılıyor, çocuklar sütlü tatlı sever. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Süte özgü, sütlü, sütle alakalı, sütle ilgili
Cümle içinde kullanımı: “İncirin hamından çıkan lebenî hem acıdır hemde adamı kaşındırır. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Memeli hayvanların yavrularını beslemek için memelerinden gelen sıvı, beyaz renkte besin değeri yüksek sıvı
– Süt
Cümle içinde kullanımı: “Köpeğimiz yavruladıktan sonra gelen ilk lebenle yedi yavruyu doyurmaya başladı. “
Kelime Kökeni: Arapça-ünlem
– Buyurunuz, efendim, buyurun efendim, emredin
– Telbiye, hacda okunan dua, icabet etmek
Cümle içinde kullanımı: “Lebbeyk istekleriniz benim için görev niteliğindedir, istirham ediyorum lütfen söyleyin. “
Kelime Kökeni: Farsça-sıfat
– Dudağı bağlı, ağzı bağlı
– Suskun, susmuş, susan, konuşmayan
Cümle içinde kullanımı: “Ey yâr niyedir bu leb-beste hallerin, hiç mi gönlünden geçirmezsin beni?”