Kategori arşivi: Edebiyat

ATATÜRK VE EDEBİYAT 1

ATATÜRK VE EDEBİYAT

Savaş meydanında gösterdiği muazzam önderlikle birlikte, sanatın ve sanatçının daima yanında yer alan Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatından edebiyatı dinleyelim istedik.

Kendi sözleriyle edebiyat için şu sözleri sarf eden Atatürk; “Edebiyat denildiği zaman şu anlaşılır: Söz ve manayı, yani insan dimağında yer eden her türlü bilgileri ve insan karakterinin en büyük duygularını, bunları dinleyenleri veya okuyanları çok alakalı kılacak surette söylemek ve yazmak sanatı.Bugün içindir ki edebiyat, ister nesir halinde olsun, ister nazım şeklinde olsun, tıpkı resim gibi, heykeltraşlık gibi, bilhassa musiki gibi, güzel sanatlardan sayıla gelmektedir.” demiştir.

Kelimelerin insan üstündeki etkilerine inan Atatürk’ün bizzat kendisini kaleme alarak Türk Milletine armağan ettiği o eşsiz eser ‘Nutuk’ da edebiyatın gücüne değinmiştir.

ATATÜRK VE EDEBİYAT 2

Askerlik hakkındaki anılarını kaleme alan Ulu önder Atatürk, “Beşeriyette en müspet ilim ve en ince teknik esaslarına dayanan hayatla ve kanla karşılaşmak kendileri için alında yazılı olan askerlik gibi yüksek bir idealist meslek dahi, kendini içinde bulunduğu topluma anlatabilmek ve bu büyük insanlık ve kahramanlık yolculuğuna hazırlayabilmek için, uyandırıcı, hedefleyici, yürütücü ve nihayet fedakar ve kahraman yapıcı vasıtayı edebiyatta bulur.” diyerek askerlik kadar yüce bir görevi yanında edebiyatında azımsanamayacak bir değer olduğunu belirmiştir.

ATATÜRK VE EDEBİYAT 3

“Edebiyatın, her insan ve cemiyeti, bu cemiyetin hal ve geleceğini koruyan ve koruyacak olan her kuruluş için esaslı eğitim araçlarından biri olduğu kolayca anlaşılır…” 

Bir ulusun diliyle ve kültürüyle kalkınabileceğine inanan Atatürk, Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923)’den 9 yıl sonra Türk Dil Kurumu (TDK) 1932’de kurulmuştur.

Savaş meydanında dahi kitap okumaktan vazgeçmeyen Ata’mızın zengin bir kütüphanesi mevcuttu. Yaptığı çeviriler, yazdığı bilimsel kitaplarla Türk halkını sadece savaşta değil, ilim ve bilim ışığında da ilerletmeyi başarmıştır.

Yanından ayırmadığı, defalarca okuduğu halde bir kez daha okumaktan sıkılmayacağı bir kitap vardı ki, şüphesiz gönlünde ayrı bir yeri vardı.  Bahsi geçen bu kitap; Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu” eseriydi.

ATATÜRK VE EDEBİYAT 4

 

YOL GÖSTERENİM OLMALIYDIN! 5

YOL GÖSTERENİM OLMALIYDIN!

Bak yine konuşuyorum seninle, küssem de darılsam da susamıyorum sana. Anlatmayınca içimde biriken sözler ulaşamayacağım yüksekliklere kaçıyor, yine rahat edemiyorum. Elzem bir ihtiyaç sana dert yakınmak, kötü bir alışkanlık.Bu huyumu sevdiğimi söyleyemem, küçük bir çocuk gibi dizlerim sıyrıklarla doldukça soluğu yanında almaktan hoşnut değilim.

İrademe biraz sahip çıkabilmem mümkün olsaydı belki de bunca hatanın merkezinde oturuyor olmaz, kendimden başka bir suçlu arayışına çıkmazdım. Affedici olmamız gerekir esasen, keşkelerle, kinlerle kirletilmiş söylemlerin faydasızlığını bizzat kendimden biliyorum.

Ve kimler geçip gitti yanımdan, aklımda kalanıyla yalnızlığıma ortak olanıyla büyüdüm.
Öyle ki, bir gecenin ardında bıraktım çocukluk düşlerimi. İntizar etmek benim işim değil, hafızamı defter gibi tutup gideni kalanı not düşmüyorum.

Ama sen, yol gösterenim olmalıydın.
Bunu istemeye hakkım da vardı, dünya da ayrılmayacak tek bir bütünlük bağı var.
Ve sen buna karşı isyan çıkarıp beni yapayalnız bırakman gerektiğine karar verdin.
Sevgi değil bu, düşüncesizlik !
Sonuna kadar yanımda, her hatamın sonunda, yanlış seçimlerimin ortasında beni bekliyor olmalıydın.

Beni büyük bir bozguna uğrattın, şimdiyse duyduğundan asla emin olmayacağım methiyeler düzüyorum sana bu çatı katından.
Mahalle sakinleri canhıraş bağırmalarımı deliliğe vurdurarak, yok sayıyorlar beni.
Sen!
Beni öyle bir duruma soktun ki; ah etsem kan damlıyor dilimden, göklere diyarlara sığmıyor müşkülpesentliğim.

Anne,

Eğer sesimi duyuyorsan, bil ki izini sürmeyeceğim.
Ayaklarımla çıktığım bu çatı katını merdivenleri kullanarak aşağıya ineceğim.
Kolay yolu seçen sen gibi sırtımı yere, yüzümü gökyüzüne dönüp atlamayacağım boşluğa.
Ben senin kızın değilim, sen kadar korkak ve zalim değilim.
Olmayacağıma yemin ediyorum!

Büyük konuşma, hayat bu derler ya. Aleyhime dönen her zorluğu acizliğime verip tırsarak geri adım atmayacağım.
Daha A harfini doğru düzgün çıkaramazken kalemden, biraz erken değil miydi intiharın?
Ki sen, benim güzel derbederim
Kahpelik sıfatına büründürenlere inat, beni saflığında büyütemez miydin?

Yük olur muydum sana sanıyorsun yada hor görebilir miydim seni ?
Hemde bu denli katıksız ve şartsız severken!

Bülbülü öldürmek gibi bir şeydi, boş yatağında sıcaklığını aramak. Her canım yandığında, en basitinden gözüme toz kaçtığında ‘Annecim’ diye yakınmak.

Beni eli boş, yüreği perişan,ellerimi ayaz soğuklarda bıraktığına değmiştir umarım.
Şayet seni asla affetmeyecegim derbederim.
Gelip gelip, bu son noktadan sana bağırmaya devam edeceğim.
Bu gün ölüm yıl dönümün, pasta üflemeli bir kutlama düzenlemek yerine avazım çıktığı kadar bağıracağım sana.

Olduğum yerde gözlerini kapatışına binlerce kez küfredecek,
Bir daha asla saçlarımı uzatmayacağım.
Bu da benim intikamım Anne, seni içimde asla öldürmeyeceğim!…

Semra Şenol – GERİDE KALAN MEKTUPLAR

Nesin Soyadıyla Kendisini Sorgulayan Yazar Kimdir? 6

Nesin Soyadıyla Kendisini Sorgulayan Yazar Kimdir?

Ömrüne sığmayan adam; Aziz Nesin, yaşamı boyunca yazdıkları, arşivledikleri notlarla tanıklık ettiği dönemi kayıtlar altına alan bir gazetecidir. 1915 yılında Giresun’da gözlerini yaşama açan Aziz Nesin, aynı zamanda 1972’den bu yana hizmetlerini sürdüren Nesin Vakfının kurucusudur.

Aziz Nesin mizah, kısa öykü, tiyatro oyunu ve şiir dallarında eserler veren yazar yurt içinde ve yurt dışında bir çok ödüle layık olmuştur.

Nesin Soyadıyla Kendisini Sorgulayan Yazar Kimdir? 7

Çocukluk dönemiyle ilgili gelen bir soruya;

“Çocukluğumu hiç yaşamadım. Çember çevirmedim, zıpzıp, bilya alamadım elime. Uçurtma uçurmadım. Hiç, hiçbir şey… Çocuk olmuş tek günüm yok yaşamımda…” cevabını vererek hayatının o kısmında neler hissettiğini bir nebze insanlarla paylaşmıştır.

Kendi döneminde okuma yazmanın zorluğunu şu sözleriyle ifade ediyor Aziz Nesin;

“1926’da Darüşşafaka’nın giriş sınavını 100 çocuk kazanmıştık. Aklımda kaldığına göre okula 30 çocuk alacaklardı. Bahçede, merdiven dibinde kura çekiliyordu. Çocuklar gelip elini torbaya sokuyor: Boş!.. Boş!.. Boş!.. İlk doluyu ben çekmiştim. Şimdi düşünüyorum, acı acı düşünüyorum! Ya boş çekseydim? Belki okuryazar bile olamazdım, şimdi yoktum.”

Soyadı Kanunu çıktığında soy ismini Nesin olarak seçen yazar, bu konuyla ilgili olarak hikayesini kendi sözleriyle anlatıyor.

“1934 yılında soyadı kanunu çıktı. Herkes kendisine soyadını kendisi seçtiği için, insanların bütün gizli aşağılık duyguları ortaya çıktı. Dünyanın en cimrileri ‘Eli açık’, dünyanın en korkakları ‘Yürekli’, dünyanın en tembelleri ‘Çalışkan’ gibi soyadları aldılar. Her türlü yağmada hep sona kaldığım için, güzel soyadı yağmasında da sona kaldım. Bana, ortada böbürlenebileceğim bir soyadı kalmadığından, kendime ‘Nesin’ soyadını aldım. Herkes ‘Nesin’ diye çağırdıkça ne olduğumu düşünüp kendime geleyim istedim.”

Zengin olmak amacı gütmeden yazar olmayı seçtiğini söyleyen Aziz Nesin, üsteğmen olarak orduda görev almıştır. Gerçek adı olan Nusret Nesin yerine babasının ismi olan Aziz takma adını kullanarak dergilere öyküler göndermiştir. Ve zamanla Nusret ismi Aziz olarak gerçek adını örtmüştür.

Yazarlık hakkında söyledikleriyle kendi yolunu nasıl ve şekilde çizgini şu sözlerle anlatmıştır.

“Yıl, 1944… Profesyonel yazarım artık, kalemimle geçiniyorum. Sedat Simavi’nin Yedi Gün ve Karagöz’ünde çalışıyorum. İyi ki mutlu bir tesadüfle asker olabildim de okuma olanağı elde ettim, hiç değilse böylece yazar olabildim. Yoksa yazar olmak isteyip olamamış, ama kendini yazar sanan, doyumsuzlukları ve aşağılık duyguları yüzünden o dünyanın en kötü insanlarından biri olacaktım. Yazar olayım diye, askerlikten kurtulmak için yıllarca çırpınışlar… 8 yıl doğu ve batı sınırlarımızda görev. O koşullar içinde havaya uyarak erkenden evlilik. Askerlikten mahkeme kararıyla çıkarılıp 3 ay 10 gün cezaevinde kaldıktan sonra, işsiz ve parasız kaldığım gün, zengin olma yoluna değil yazar olma yoluna girmiştim.”

Yazar 1995 de geçirdiği kalp krizi sonrası hayata gözlerini kapatan Aziz Nesin, vasiyeti üzerine kurucu olduğu Nesin vakfının bahçesine yeri belli olmayacak şekilde gömülmüştür…

Kitap Okumak Stresi Azaltır mı? 8

Kitap Okumak Stresi Azaltır mı?

Kitap okumanın faydaları saymakla bitmez elbet. Hayal dünyamızı genişleten, farklı pencereden bakmamızı sağlayan kitaplarla değişik bakış açıları elde edeceğimizi çoğumuzun bildiği faydalarından sadece biri.

Peki kitap okumanın stresi azaltığını daha öncesinde duymuş muydunuz?

Kitap okumanın dikkat mekanizmasını geliştirdiğini öne süren araştırmacılar, kitapların stres üzerimdeki etkilirini araştırarak olumlu etkilerini gözler önüne serdiler.

İngiltere’deki Sussex Üniversitesinin yönettiği araştırmalara göre, stresin hayatımızdaki yerini azaltacak önemli bir yardımcı olarak kitap ve müziği belirleyerek kaygı reçetemizi belirlediler.

Stresi düşürmede etkili bir anti-deprasan olarak 6 dk kitap okumanın stres seviyesini %68 oranında düşürdüğü tespit edilmiştir.

Kitap Okumak Stresi Azaltır mı? 9

Araştırmanın nihai sonucunda stresin baş düşmanları olarak birinciliği kimselere kaptırmayan kitapları, %61 ile müzik dinlemek, %54 oranında kahve içmek takip ediyor.

Müzik dinlerken odaklanmayı bırakıp kendinizi tasasız hissetmenize neden keyif verici etkisi stresinizi otomatikman azaltıyor. Bir de yanında içeceğiniz Kahve/Çay günün yorgunluğunu, omuzlarınızdaki baskıyı hafifletmekte birebir…

Kitap Okumak Stresi Azaltır mı? 10

 

Sahip Olunamayan Kadın TOMRİS UYAR 11

Sahip Olunamayan Kadın TOMRİS UYAR

Özgür bir ruh, bağımsızlığını ilan etmiş bir ada, kötümser ama aşık bir kadın; o kadın Türk Edebiyatına öyküleriyle yön veren bir amazon.

Kimden bahsettiğimizi az çok anlamışsınızdır, yukarıda değindiğimiz tüm sıfatları benliğinde birleştiren tek kadındır Tomris Uyar.

Sahip Olunamayan Kadın TOMRİS UYAR 12

Çevirileri ve Türk öykücülüğüne kazandırdığı öyküleriyle en etkileyici isimlerinden birisiydi kendileri. Ayrıca Papirus Dergisinin üç kurucusundan biriydi aynı zamanda. Yazıları ve çevirileriyle 1966 da adını duyurmuş, şiirsel dilinin ağırlığıyla yazdığı öykülerle öykücülüğün sınırlarını zarif üslubuyla zorlamıştır.

Bu tutkulu kadın aynı zaman da şiirlerin bilinen öznesi olmakla kalmamış, Esin perisi olarak üç büyük usta şairin aşkına ev sahipliği yapmıştır.

İlk evliliğini Ülkü Tamer’le yapmasının tek sebebi kolej döneminde yaşadıkları büyük aşktı. Uzun yılları aynı yastıkta müjdeleyen bu evlilik ne yazık ki hüzünle bitmek zorundaydı. Aşklarının meyvesi olan Ekin bebek, sütten boğularak vefat ettiğinde evliliklerinin üstünde kara bulutlar dolaşmaya başlamıştı. Evlat kaybı üzücüydü, birbirlerinin yaralarını sarmayı beceremediler belkide.

İşte bu dönemde hayatına dahil oldu Cemal Süreya!

Sahip Olunamayan Kadın TOMRİS UYAR 13

Yasaktı bir kere, ikisi de evliydi. Ama aşkın imkansızlık tanımadığını kabul edip bir yola çıktılar. Birbirlerinden vazgeçemedikleri için eşlerinden boşanıp birlikte yaşamaya başladılar.  3 yıl sürecek bu büyük aşk edebiyatın ses getiren birlikteliklerinden biriydi. Cemal Süreye en büyüleyici dizelerini Tomris’e yazsa da onu terk etti. Çünkü ona göre Tomris Uyar sahip olunamayacak bir kadındı.

Cemal Süreya ilk ayrıldıklarında böyle seslenmiştir sevdiği kadın Tomris’e.

“Daha nen olayım isterdin, onursuzunum senin!”  

Ama sonrasında bu ilişkiyi kendisini noktalamıştır, iki dost olarak kaldığı dönemlerde asla yaşadıkları fırtınalı aşkı anlatmamış konuşmamayı seçmiştir. Tomris Uyar çok sonra şu cümlelerle Cemal Süreya’dan bahsetmiştir.

“Beni bıraktı ama rahat edemedi. ona göre bana sahip olunamazdı. senden ayrıldığım anda, senin hakkında, hikayen hakkında sevdiğimi belirtecek hiçbir şey söylemeyeceğim, benim ağzımdan kimse duymayacak, dedi ve doğrusu hiç yazmadı.”

Yaşamında büyük bir yer edinen ikinci eşi Turgut Uyar!

Sahip Olunamayan Kadın TOMRİS UYAR 14

Mektup arkadaşlığı olarak başlayan zamanla evliliğe giden bir aşk bu. Eşinden ayrıldığı yedi yıl içinde şiirlere sırtını dönmüş, maddi ve manevi sıkıntılar içindeki bir şairdir Turgut Uyar. Onun deyimiyle Esin Perisi olan Tomris sayesinde yeniden dizelerine sarılır, aşkını şiirlere döker tekrardan. Elinden kaçmasından korkar gibi üstüne titreyerek sever Tomris’i, bu sevgi karşılıklıdır neyse ki. Bu evlilikten Turgut adında bir oğulları dünyaya geldi. Lakin boğulurcasına sevmekten yorulmuştu bu özgür ruh, daha fazla kalamaz Turgut Uyar’ın hayatında.

“Tomris rakıyı severdi; bense onu…” diyen dostu Edip Cansever!

Sahip Olunamayan Kadın TOMRİS UYAR 15

Edip için uzaktan hayranlık beslediği, rakı masasında hoş sohbetleri paylaştıkları dosttur bu sefer Tomris Uyar. Her 15 Mart’ta doğum günün de şiirler yazmış, kendince aşkını içinde yaşamayı sürdürmüştür büyük şair. Dostlukla mühürledikleri ilişkide birbirlerini en iyi tanıyan, önceki sevgilerin hüsranlarını konuştukları bir hayat arkadaşlığıydı onlarınki. Edip sevse de itiraf etmedi, biliyordu ki karşılıklı değildi bu aşk. Arkadaşlığıyla yetinmeyi bildi…

Üç usta şairin şiirlerinde yer alan Tomris Uyar, özgür bir yürekti.

Sevdi, fazlasıyla sevildi…

 

 

 

Vefatının Ardından Ünlü Olan Dünya Çapındaki Yazar Kimdir? 16

Vefatının Ardından Ünlü Olan Dünya Çapındaki Yazar Kimdir?

Bu yazımızda Modern Dünya Edebiyatının ikonik ve özgün yazarlarından biri olan Franz Kafka’yı konuk edeceğiz. Alman Edebiyatının önde gelen yazarlarından biri olan Kafka, eserlerinin kitap haline getirilmesini istememiştir. Ölümünden kısa bir süre önce yakın arkadaşı Max Brod’a yakması için verdiğinde, kendisi gibi yazdıklarının da kesin kaderini tayin etmiştir. Ancak Max  Brod, arkadaşının vefatının ardından eserlerini kitap haline getirerek bu güne kadar gelmesini sağlamıştır.

Franz Kafka, yapı itibariyle melankolik ve içine kapanık bir yazardır. Eserlerinde de karamsarlığını yitirmeyen yazar, iyimserliğin hayatı güzelleştirmediğini düşünerek, karakterlerini de çıkmazlar içine hapsetmiştir.

Kafka 3 Temmuz 1883’de Prag Çek Cumhuriyetinde doğmuştur. Yahudi ailenin altı çocuğun en büyüğü olarak dünyaya gelen Kafka’nın diğer iki erkek kardeşi küçük yaşta hayatlarını yitirmişlerdir.

Diğer kız kardeşleri Elli, Valli ve Ottla dönemin Nazi Almanya’sının Yahudi soykırımında hayatlarını kaybetmişlerdir.

Franz Kafka’nın hayatıysa hiç kolay geçmemiş, 1917 de verem teşhisi konularak giderek bozulan sağlığıyla mücadele etmeye devam etmiştir.

Vefatının Ardından Ünlü Olan Dünya Çapındaki Yazar Kimdir? 17

Hayatının bu zor günlerinde bir dayanak olarak gördüğü iki kadın geçip gitmiştir ömründen. İlki Milena Jesenska, Kafka’nın buhran dolu günlerine 1920 de, Viyana’dan Prag’a yaptığı seyahatle girmiş oldu. Çek gazetelerinde yazılar yazan ve ünlü yazarların çevirilerini yapan Milena Kafka’nın hikayelerini Çekçeye çevirmek istediğini mektupla bildirmişti.

Böylelikle 5 yıl sürecek olan mektuplaşmalar, Franz Kafka’yı nişanlısından ayrılmaya iterken evli olan Milena’ya büyük bir aşk beslemesine sebep olmuştur. Dünyanın daha sonra okuyacağı bu aşk mektupları ‘Milena’ya Mektuplar’ olarak kitaplaştırılacak milyonlarca insanın bu aşktan haberdar olmasını sağlayacaktı.

Vefatının Ardından Ünlü Olan Dünya Çapındaki Yazar Kimdir? 18

Babasının sert mizacı ve sanatsal çabalarını hor gören tavrına rağmen 30 yaşına kadar ailesiyle yaşayan yazar, 1923’de yazmaya olan isteği ve ailesinin baskısından kurtulmak isteyerek Berlin’e taşınmıştır.  Berlin’de son aşkı Dora Dymant ile tanışan Kafka’nın sağlığı günden güne bozuluyor ve maddi çıkmazlarla baş etmeye çalışıyordu.

Vefatının Ardından Ünlü Olan Dünya Çapındaki Yazar Kimdir? 19

1924 de hastalığının ilerlemesi üzerine sanatoryum da 6 hafta geçiren Franz Kafka, hastalığına yenik düşerek 3 Haziran da gözlerini kapayarak 41 yaşında vefat etmiştir.

Eserlerin de daha çok yabancılaşmayı, Burjuva yaşamanın sahteliğini ve aile ilişkilerini işleyen yazarın, hayatı kaybedilmiş bir savaş olarak gördüğü anlaşılmaktadır. Ünlü eserlerinden biri olan Dönüşüm’de ana karakter olan Gregor Samsa’nın bir sabah dev bir böcek olarak uyanmasıyla başlayan hikaye, bazı eleştirmenlere göre Kafka’nın  kendi ailesindeki konumunu gün yüzüne çıkarmaktadır.

Vefatının Ardından Ünlü Olan Dünya Çapındaki Yazar Kimdir? 20

Mutsuzluğu ve çaresizliği eserlerinde çokça işlese de karamsar mizacına rağmen Bürokrasinin işleyişini ve insanların korkularını sürekli eleştirmiştir. Vasiyeti yerine getirilmiş olsaydı, ölümünün ardından asla tanıma imkanı olamayacağımız Franz Kafka, modern çağın hala çok okunan yazarlarından biri olma ünvanına sahiptir…

Yazımızın sonunda Milena’ya yazdığı hasret dolu satırlardan bir sayfayı okumanız için paylaşıyoruz.

 

 

Yolculuğum nasıl mı geçti? Anlatayım: İstasyonda gazete bulamayınca sokağa fırladım, sevindim buna da, ama yoktun sen, gitmiştin. İyi, dedim, böyle olması gerekirdi. Sonra gene trene döndüm, düzüldük yola, gazeteyi okumaya başladım. Nasıl olması gerekirse, öyleydi her şey…

Biraz sonra vazgeçtim okumaktan, sen yoktun artık yanımda…yanımdaydın elbet, bunu bütün benliğimle duyuyordum, ama birlikte geçirdiğimiz o dört günün yakınlığına benzemiyordu bu…Alışmalıydım bu çeşidine. Gene okumaya başladım: Bahr’ın günlüğünü okuyordum gazetede; Grein’deki bir yeri anlatıyordu. Bitirdiğimde yazıyı, dışarı baktım, ters yöne giden bir vagonun üstünde “Grein” yazılıydı!

Karşımda oturan biri “Narodni Listy”nin geçen pazarki sayısını okuyordu. Ruzena Jesenska’nın bir yazısı ilişince gözüme, istedim gazeteyi adamdan; bir göz attım, bıraktım sonra; beni uğurlarken gördüğüm yüzünü anımsadım da o yüzle oturdum ben de .

Unutamayacağım bir doğa olayıydı yüzün istasyonda Milena: Bulutlardan değil, kendiliğinden gölgelenen bir güneştin sanki.

Ne söyleyeyim daha? Kafam ve ellerim dinlemiyor beni.

Senin…

Franz Kafka

Aşk'ı Aşk Diliyle Anlatan Ünlü Şairler Ve Dizeleri 21

Aşk’ı Aşk Diliyle Anlatan Ünlü Şairler Ve Dizeleri

Bir şekilde herkes aşkı bir kez tanımış, sevmiş veya nefret etmiştir. Kimisi görmeden geçerken, kimisi de peşinden destursuzca koşmuştur.  Öyle bir duygudur aşk, düşen de pişman düşmeyen de pişman ateşine.

Peki aşk namelerini bir de ünlü şairlerimizin dizelerinde tavaf etmeye ne dersiniz?

Onlar ki; baskın duygularını beyaz sayfalara akseden gönül yorgunları, bir de onların penceresinden bakalım sevda bahçelerine…

 

1. Sevdim Seni – GÜLTEN AKIN

Aşk'ı Aşk Diliyle Anlatan Ünlü Şairler Ve Dizeleri 22

“Seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim
“Uyandım bir sabah” gibi değil, öyle değil
Nasıl yürür özsu dal uçlarına
Ve günışığı sislerden düşsel ovalara

Susuzdu, suya değdi dudaklarım seni sevdim
Mevsim kirazlardan eriklerden geçti yaza döndü
Yitik ceren arayı arayı anasını buldu
Adın ölmezlendi bir ağız da benden geçerek
Soludum, üfledim, yaprak pırpırlandı Ağustos dindi
Seni sevdim, sevgilerim senden geçerek bütünlendi”

 

2. Sana En Çok Ben Yakıştım – Özdemir Asaf

Aşk'ı Aşk Diliyle Anlatan Ünlü Şairler Ve Dizeleri 23

Ben sana hep üşüyordum,
Çünkü kıştım.
Nakıştım, bakıştım.
İnkar etmiyorum da bunu,
Seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım.
Ve lütfen inkar etme;
Sana en çok ben yakıştım.

 

3. Kimi Sevsem Sensin – ATTİLA İLHAN

Aşk'ı Aşk Diliyle Anlatan Ünlü Şairler Ve Dizeleri 24

“Kimi sevsem sensin hayret
sevgi hepsini nasıl değiştiriyor
gözleri maviyken yaprak yeşili
senin sesinle konuşuyor elbet
yarım bakışları o kadar tehlikeli
senin sigaranı senin gibi içiyor
kimi sevsem sensin hayret
senden nedense vazgeçilemiyor”

 

4. Beklenen – NECİP FAZIL KISAKÜREK

Aşk'ı Aşk Diliyle Anlatan Ünlü Şairler Ve Dizeleri 25

“Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?”

 

5. Hasretinden Prangalar Eskittim – AHMED ARİF

Aşk'ı Aşk Diliyle Anlatan Ünlü Şairler Ve Dizeleri 26

Seni anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.

Art arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu
Dışarda gürül gürül akan bir dünya…
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana…”

 

6. Biliyorum Sana Giden Yollar Kapalı – CEMAL SÜREYA

Aşk'ı Aşk Diliyle Anlatan Ünlü Şairler Ve Dizeleri 27

Biliyorum sana giden yollar kapalı 
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni 
Ne kadar yakından ve arada uçurum; 
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi 
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm 
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini 

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım 
Ben artık adam olmam bu derde düşeli 
Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya 
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki 
Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi 
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği 

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda; 
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki 
Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor 
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini 
Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu; 
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri 

Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım 
Bu böyle pek de kolay değil gerçi… 
Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya; 
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki 
Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa, 
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki 

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem, 
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi: 
Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu 
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri

7. Bir Seni Hala – ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

Aşk'ı Aşk Diliyle Anlatan Ünlü Şairler Ve Dizeleri 28

Hasret kalbimden vururken, resmin karşımda duruyor…

Gözümde tüterken yüzün, bütün fotoğraflarda gülümsüyorsun.

Zaten, hep gülümsemez miyiz; bazen gerçek, bazen sahte…

Belki, bir gün birisi özlemle baktığında, mutlu hatırlasın isteriz.

Gelip de geçtiğimizin her zaman bilincindeyizdir de, çok ender fark ederiz.

Ölümle yüzleşene dek, hayat karmaşasında tüketilir günlerimiz.

Kalan oluncaya dek, daha çok üzülürdüm yitenler için…

Yine de ölen için, daha zor olmalı ölmek…

Zaten kolay olsaydı, çoktan bırakmış olurdum hayatın yakasını; her gece kapımı çalmasın diye hasret…

Kulaklarımda çınlamasın diye sesin…

Her gün, tekrar tekrar sevmeyeyim diye seni…

Ve her gece, yanmasın diye içim…

8.  Ihlamurlar Çiçek Açtığında II – BAHATTİN KARAKOÇ

Aşk'ı Aşk Diliyle Anlatan Ünlü Şairler Ve Dizeleri 29

Kumaşı eprimiş üç mevsim geçer,
İlkyazla uyanır derin uyuyan.
Tan sesine cıvıldaşır serçeler,
Sevdadır anlıma namlu dayayan.
Havuzuma ay ışığı dökülür.
Bilirsin ki burda değilim artık,
Ruhum yağmur yağmur göğe çekilir; 
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! …

Gülde çiy damlası… Buzum sırçayım; 
Güneşe çarpınca param parçayım.
Bir gün Emirgân’dayım, bir Kanlıca’da,
Üsküdar’da, Beykoz’da, Çamlıca’da.
Şehir bir hançerken kan burgacında.
Mekâna sığar mı bu deli yürek? 
Bir sevda çeşmesi, bu deli yürek.
Baylanır, beklerken baygın düşerim; 
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! …

9. Buluşmak Üzere – CAN YÜCEL

Aşk'ı Aşk Diliyle Anlatan Ünlü Şairler Ve Dizeleri 30

“Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İşte o evin kapısında bulacaksın beni”

10. Ben Senden Önce Ölmek İsterim – NAZIM HİKMET

Aşk'ı Aşk Diliyle Anlatan Ünlü Şairler Ve Dizeleri 31

Ben 
senden önce ölmek isterim. 
Gidenin arkasından gelen 
gideni bulacak mı zannediyorsun? 
Ben zannetmiyorum bunu. 
İyisi mi, beni yaktırırsın, 
odanda ocağın üstüne korsun 
                    içinde bir kavanozun. 
Kavanoz camdan olsun, 
şeffaf, beyaz camdan olsun 
                    ki içinde beni görebilesin… 
Fedakârlığımı anlıyorsun : 
vazgeçtim toprak olmaktan, 
vazgeçtim çiçek olmaktan 
                        senin yanında kalabilmek için. 
Ve toz oluyorum 
yaşıyorum yanında senin. 
Sonra, sen de ölünce 
kavanozuma gelirsin. 
Ve orda beraber yaşarız 
külümün içinde külün, 
ta ki bir savruk gelin 
yahut vefasız bir torun 
bizi ordan atana kadar… 
Ama biz 
o zamana kadar 
o kadar 
karışacağız 
ki birbirimize, 
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz 
                                     yan yana düşecek. 

 

 

Özdemir Asaf Kimdir? 32

Özdemir Asaf Kimdir?

Özdemir Asaf Kimdir?

Türk Edebiyatının romantik şövalyesi, duygularıyla Cumhuriyet döneminin en unutulmaz şairlerinden biri olan Özdemir Asaf 11 Haziran 1923’de Ankara doğmuştur.

Nezaket kavramının o dönemdeki altın ismi olan Özdemir Asaf, kendisinden bir gün sonra doğan ikiz kardeşiyle Atatürk’ün talimatı okul hayatına başlamıştır.

Lavinia adlı eserini henüz üniversite döneminde bir şiir yarışması için yazan şair, birinciliği kazandığında kürsüye çıkarak eserini okumuştur.  Özdemir Asaf, R leri söyleyemesine rağmen her zaman duygu yüklü şiirler yazarak nazik duygulara tercüman olmayı başarabilmiştir.

Özdemir Asaf Kimdir? 33

Rivayete göre Lavinia şiirini platonik aşkı Mevhibe Meziyet Beyat’a yazan şair, aşkına hiçbir zaman karşılık bulamamıştır. Duyguların yumuşak başlı şairi, her dem romantik ve içe işleyen dizeleriyle sevgi, yalnızlık, ölüm ve hatıralar konuları üzerinde durmuştur.

Özdemir Asaf Kimdir? 34

Hukukla başlayarak İktisat ve Gazetecilik Fakültelerine gitmesine rağmen mezun olamayan şair, üniversite döneminde sırılsıklam aşık olduğu Sabahat Hanımla tanışmıştır. İlk evliliğini Sabahat hanımla yapan Özdemir Asaf çok sevdiği eşinden 13 yıl sonra, sıradan bir eş ve baba gibi mantık adamı olmadığı daima duygularıyla hareket ettiği için boşanmak durumunda kalmıştır.

Özdemir Asaf Kimdir? 35

Sanat Basımevi‘ni 1953 de kuran şair, Yuvarlak Masa Yayınları adı altında kitaplarını yayımlamıştır. Türkiye’nin ilk akademik eğitim almış kadın fotoğrafçısı Yıldız Moran ile 1962 de ikinci evliliği yapmıştır.

Özdemir Asaf Kimdir? 36

Kendine has yumuşak üslubuyla şiirlerinde onca yaşanmışlığı dizelere sığdırabilen şair, 28 Ocak 1981 yılında 57 yaşında vefat ederek Rumelihisarı Mezarlığına defnedilmiştir.

Bir çok şiiri şarkı olan, hala daha kulaklarımızın pasını silen dizelerin sahibi naif şairimiz, hayata karşı olan yumuşak başlı duruşuyla aynı zaman da şefkatli bir baba ve eş olmuştur.

Yazımıza Ünlü şairimizin ‘Seni Saklayacağım’ dizeleriyle bitirirken, Türk Edebiyatının romantik şairini sevgiyle anıyoruz…

Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda, çizdiklerimde,
Şarkılarımda, sözlerimde.

Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde.

Sen göreceksin, duyacaksın
Parıldayan bir sevi sıcaklığı,
Uyuyacak, uyanacaksın.

Bakacaksın, benzemiyor
Gelen günler geçenlere,
Dalacaksın.

Bir seviyi anlamak
Bir yaşam harcamaktır, 
Harcayacaksın.

Seni yaşayacağım, anlatılmaz,
Yaşayacağım gözlerimde; 
Gözlerimde saklayacağım.

Bir gün, tam anlatmaya..
Bakacaksın,
Gözlerimi kapayacağım..
Anlayacaksın.

 

Kadın Ruhunu Okşayan Gelmiş Geçmiş En İyi 10 Kitap 37

Kadın Ruhunu Okşayan Gelmiş Geçmiş En İyi 10 Kitap

Kadın Ruhunu Okşayan Gelmiş Geçmiş En İyi 10 Kitap…

Gerçek dünya da olduğu kadar edebiyatta ki yadsınamaz varlıklarıyla aşkın tanımı olan Kadınlarımızı bir de kitaplar gözüyle tanıyalım istedik. Her roman da, yazılan şiir de muhakkak bir kadının el izini yakalamak mümkünken listemizi 10 kitapla sınırlamamız pek adil değil, affınıza sığınarak unutulmaz dediklerimizi sınırlandırdık.

Her bir sayfasında Kadının güçlü kişiliğini ve erkek egemen dünyasında baş kaldıran kadınlarımızın şahane Kitapları! İçlerindeki anneliği, devrimci ruhu, özgürlüklerine olan bağı, her şeye rağmen aşkı ve birazdan çok varoluş çabası barındıran Kadınlarımız.

Gözde Kadınlarımızın dünyasına ışık saçan kitap listemize eklemek istediğiniz kitapları yoruma yazarak bize yardımcı olabilirsiniz.

  1. Madame Bovary (1856)

Kadın Ruhunu Okşayan Gelmiş Geçmiş En İyi 10 Kitap 38

2. Aşk ve Gurur (1813)

Kadın Ruhunu Okşayan Gelmiş Geçmiş En İyi 10 Kitap 39

 

3. Vadideki Zambak (1835)

Kadın Ruhunu Okşayan Gelmiş Geçmiş En İyi 10 Kitap 40

4. Jane Eyre (1847) 

Kadın Ruhunu Okşayan Gelmiş Geçmiş En İyi 10 Kitap 41

5. Anna Karenina (1877)

Kadın Ruhunu Okşayan Gelmiş Geçmiş En İyi 10 Kitap 42

6. Uğultulu Tepeler (1847)

Kadın Ruhunu Okşayan Gelmiş Geçmiş En İyi 10 Kitap 43

7. Kürk Mantolu Madonna (1943)

Kadın Ruhunu Okşayan Gelmiş Geçmiş En İyi 10 Kitap 44

8. Tutsak Güneş (2015)

Kadın Ruhunu Okşayan Gelmiş Geçmiş En İyi 10 Kitap 45

9. Siyah Süt (2007)

Kadın Ruhunu Okşayan Gelmiş Geçmiş En İyi 10 Kitap 46

10. Prens Prensesi Sevmedi (2015)

Kadın Ruhunu Okşayan Gelmiş Geçmiş En İyi 10 Kitap 47

Nazım Hikmet Ran Kimdir? 48

Nazım Hikmet Ran Kimdir?

Nazım Hikmet Ran Kimdir? 49

Nazım Hikmet Ran Kimdir?

Şiirleriyle hala yaşamaya devam eden Mavi gözlü dev, Türk tarihinin unutulmaz şahsiyetlerinden biridir. Edebi yaşamı boyunca yazdığı şiirleri, savunduğu fikirleri ve fırtınalı aşklarıyla ünlenen şair 15 0cak 1902 Selanik doğumludur.

Romantik dizelerin güzel yüzlü şairi aynı zamanda oyun yazarı, roman ve anı yazarıdır. Nazım Hikmet komünist edebiyatın romantik önderlerinden biri olmakla birlikte, Fütürizm akımının Türk edebiyatındaki temsilcisidir. Fütürizm, Kelimelere özgürlük anlayışıyla İtalya’da ortaya çıkan düşüncedir.

Nazım Hikmet edebi kişiliği kadar siyasi kimliği ve görüşüyle bir çok kez yargılanmış devrimci bir şairdir. Zorlu ve çalkantılı hayatı eserlerine ve sanat anlayışına yön veren Nazım Hikmet, şiirlerin de farklı bir üslup kullanmıştır.

İlk şiiri ‘Bir Bahriyelinin Ağzından’ adlı eserini henüz 12 yaşında, Heybeliada Bahriye Mektebinde kaleme almıştır (1918). Aydınlık dergisinde yayınladığı şiirlerinden ‘gıyaben’  mahkumiyet kararı verildiğinde,  Rusya’dan dönüşünde Hopa cezaevinde bir süre tutuklu kalmıştır (1928).

Nazım Hikmet Ran Kimdir? 50

Piraye…

Ömrünün büyük bir kısmında defalarca mahkumiyet alan Nazım Hikmet’in aşk hayatı da bir o kadar karışık ve dolu dizgin bir şekilde satırlarına işlenmiştir. Nazım’ın cezavinden yazdığı mektuplarla sevgisini beyaz sayfalara döktüğü aşkı Piraye, Mor menekşesi.  Yine hasret kokan bir mektubunda Piraye’sine bu dizelerle seslenmişti Nazım.

“Yavrum! uyuyamıyorum!
Görünmez kuşlar ötüyor
üstünde kızıl ağaçların.
Alevli bir duman gibi tütüyor
Gözlerimde saçların!
Saçların altın
dudakların nar
koyu kehribar
gözlü sevgilim
Çıkacağımdan
emin değilim.”

Gökyüzünü göremeyeceğinden korkan Nazım, cezaevi ziyaretine gelen Piraye’ye boşanmayı teklif eder.

Piraye’nin cevabıysa; 101 yıla mahkûm olsan bile ben senin arkandayım, bunu böyle bil…’ dır

Nazım Hikmet Ran Kimdir? 51

Vera…

Gel gör ki Nazım Hikmet aşka aşık bir şairdir. Piraye’nin sevdasıyla yetinemeyecek, ‘Saçları saman sarısı, kirpikleri mavi, kırmızı dolgun dudaklı’ diyerek Saman Sarısı adlı eserinde gönlünü çelen Vera’ya seslenir.

Vera, Nazım’ın genç sevgilisi ve son sevdiğidir.

Gelsene dedi bana
Kalsana dedi bana
Gülsene dedi bana
Ölsene dedi bana
Geldim,
Kaldım,
Güldüm,
Öldüm…