ATATÜRK VE EDEBİYAT 1

ATATÜRK VE EDEBİYAT

Savaş meydanında gösterdiği muazzam önderlikle birlikte, sanatın ve sanatçının daima yanında yer alan Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatından edebiyatı dinleyelim istedik.

Kendi sözleriyle edebiyat için şu sözleri sarf eden Atatürk; “Edebiyat denildiği zaman şu anlaşılır: Söz ve manayı, yani insan dimağında yer eden her türlü bilgileri ve insan karakterinin en büyük duygularını, bunları dinleyenleri veya okuyanları çok alakalı kılacak surette söylemek ve yazmak sanatı.Bugün içindir ki edebiyat, ister nesir halinde olsun, ister nazım şeklinde olsun, tıpkı resim gibi, heykeltraşlık gibi, bilhassa musiki gibi, güzel sanatlardan sayıla gelmektedir.” demiştir.

Kelimelerin insan üstündeki etkilerine inan Atatürk’ün bizzat kendisini kaleme alarak Türk Milletine armağan ettiği o eşsiz eser ‘Nutuk’ da edebiyatın gücüne değinmiştir.

ATATÜRK VE EDEBİYAT 2

Askerlik hakkındaki anılarını kaleme alan Ulu önder Atatürk, “Beşeriyette en müspet ilim ve en ince teknik esaslarına dayanan hayatla ve kanla karşılaşmak kendileri için alında yazılı olan askerlik gibi yüksek bir idealist meslek dahi, kendini içinde bulunduğu topluma anlatabilmek ve bu büyük insanlık ve kahramanlık yolculuğuna hazırlayabilmek için, uyandırıcı, hedefleyici, yürütücü ve nihayet fedakar ve kahraman yapıcı vasıtayı edebiyatta bulur.” diyerek askerlik kadar yüce bir görevi yanında edebiyatında azımsanamayacak bir değer olduğunu belirmiştir.

ATATÜRK VE EDEBİYAT 3

“Edebiyatın, her insan ve cemiyeti, bu cemiyetin hal ve geleceğini koruyan ve koruyacak olan her kuruluş için esaslı eğitim araçlarından biri olduğu kolayca anlaşılır…” 

Bir ulusun diliyle ve kültürüyle kalkınabileceğine inanan Atatürk, Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923)’den 9 yıl sonra Türk Dil Kurumu (TDK) 1932’de kurulmuştur.

Savaş meydanında dahi kitap okumaktan vazgeçmeyen Ata’mızın zengin bir kütüphanesi mevcuttu. Yaptığı çeviriler, yazdığı bilimsel kitaplarla Türk halkını sadece savaşta değil, ilim ve bilim ışığında da ilerletmeyi başarmıştır.

Yanından ayırmadığı, defalarca okuduğu halde bir kez daha okumaktan sıkılmayacağı bir kitap vardı ki, şüphesiz gönlünde ayrı bir yeri vardı.  Bahsi geçen bu kitap; Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu” eseriydi.

ATATÜRK VE EDEBİYAT 4