Kelime Kökeni: Özel ad
– İstanbul
– Yüce kapı
Cümle içinde kullanımı: “Osmanlı imparatorluğunun taht şehri olan Der-aliyye, birçok devri kapatmış eski bir şehirdir.”
Kelime Kökeni: Özel ad
– İstanbul
– Yüce kapı
Cümle içinde kullanımı: “Osmanlı imparatorluğunun taht şehri olan Der-aliyye, birçok devri kapatmış eski bir şehirdir.”
Kelime Kökeni: Ad
– Depremde zarar görmüş kimse
– Deprem enkazı altında kalmış kimse
Cümle içinde kullanımı: “Depremzedeler için hazırlanan yardım kolileri bugün yola çıkacak.”
Kelime Kökeni: Farsça-ad
– Diş tanesi
– Çark vesaire dişi
– Çentik olan şeyler
Cümle içinde kullanımı: “Ağacın kabuğundaki dendâneye bakılırsa baya yaşlı.”
Kelime Kökeni: Farsça-ad
– Fırın ve ocak bacası
– Ocak yolu
Cümle içinde kullanımı: “Demne yıkıldığında gidecek yerimiz yurdumuz kalmaz.”
Kelime Kökeni: Farsça-ad
– Arkadaş
– Kafadar
– Kafa dengi
– Yoldaş
– Dost
Cümle içinde kullanımı: “Ekmeğimi bölüştüğüm dem-keşîde, sen ki acıma yoldaş ağrıma deva oldun.”
Kelime Kökeni: Arapça-dem’î sözünün müennes dişil biçimi
– Gözyaşı ile ilgili
– Gözyaşı dökmekle ilgili
Cümle içinde kullanımı: “Ey kara, dem’iyye yüküdür bu yüz çiziklerim.”
Kelime Kökeni: Farsça-sıfat
– Çıkmış
– Bitmiş
– Yetişmiş
– Sürmüş
– Boy vermiş
Cümle içinde kullanımı: “İkbal başımızda demîde, alnımızda meltemin yumuşaklığı.”
Kelime Kökeni: Arapça-sıfat
– Kanlı
– Kanla ilgili
– Kan dolmuş
– Sinirli
– Kızgın
– Asabi
– Sinirsel
Cümle içinde kullanımı: “Halinden tavırdan demeviyye olduğunu anlamak mümkün.”
Kelime Kökeni: Arapça-ad
– Hakaret
– Öfkelenme
– Azarlama
– Hiddetlenme
– Kızma
– Küfür
– Avaz
– Hoşa gitmeyen sesler
– Sövgü
Cümle içinde kullanımı: ” Ağza yakışmayan demdeme sözlerle insanları kendine düşman etti.”
Kelime Kökeni: Farsça-sıfat
– Sessiz
– Suskun
– Susmuş
– Sesi soluğu kesilmiş
– Ses çıkarmayan
– Sükûtî
Cümle içinde kullanımı: “Ömür gelip geçiyor sevda dediğin dem-beste gönlümde kanıyor.”