Etiket arşivi: ayrılık yazıları

Kim celladına bu şerefi bahşeder! 1

Kim celladına bu şerefi bahşeder!

Seni Bırakacağım

Üzgünüm ama artık devam edemiyorum. Yarım kalmasın diye, mutlu bir son hayaliyle içimde barındırdığım sevgiden gitme vakti.  Kapımın önündeki ayrılık öyle ısrarcı ki, nasıl hissettiğimi nerden bileceksin. Bu noktaya gelmezden önce nasıl kaçtığımı, hangi odalara kapanıp feryatlar kopardığımı nasıl bileceksin.

Yoruldum, yorgunluğum dilde değil anla. Zihnimdeki karıncalanma, yüreğimin mengene içindeki ezilme sesi ve umarsızca devam eden gözyaşları. Hangisi daha çok yordu dersen, ıssız gecelerin ortasında cenin pozisyonunda ağladığım anlarımı sana nasıl anlatayım.  Nerden bileceksin bu yarım hikâyenin acısını? Kan revan gölüne dönen kalbimin üstünde çıplak ayaklarınla yürürken, pınarımı kuruttun.

Sol yanımı boş bıraktırdın, ki bir tek sen kadarlık yer vardı. Soğuk ve umarsız bakışlarınla duvar gibi durdun önümde.  Ne gücüm yetti sana, nede sesimi duydun!

Çıkmazım oldun, pamuklara sardığım en büyük aldatmacaydın.  Boynuma doladığın ipek urgan elindeyken, bırakamam diye avundun.  Kim celladına bu şerefi bahşeder bir düşün. İçimizdeki bağ çözülürken, önemsiz gördüğün sevgimi kurup kurup bozdun. Kalbim attığı sürece azmettim seni sevmeye, katilim olursun dedim ama nafile kandırdın aşk diye.

Kim seni ben kadar sevebilirdi, kim ağrıyan yanını baş tacı yapar dermanını saklardı.  Bir ben, bir tek ben yara bere içinde gelirdim sana. Ellerim titrerken, ışığına tutulan pervane misali yakardım kanatlarımı.

Yemin ediyorum ki seni bırakacağım. Ciğerim pare pare olsa da, başımı al kanlar bürüse de, yıldızlarım gökten düşse de bırakacağım.  Varsın talan olup ziyan olsun yürek, kim bilecek ruhumun çürüdüğünü.  Kim duyacak sol yanımın feryadını, kim görecek buza dönen ellerimi.

Sonum olmadın, olmayacaksın. Boynumdaki urganı, kalbime geçirdiğin kapanı söküp atacağım. Tırnaklarım paralanacakmış, parmaklarım kopacakmış neyime, göz görür mü bu saatten sonra!

Seni bırakacağım, evveliyatım oldun diye hüküm süremezsin sinemde. Merhem getirme, sen bende tükenmiş bir yanıltmaca, kör bir sızı olarak kalacaksın…

 

-Semra Şenol