Etiket arşivi: Ahmed Arif Kimdir?

Ahmed Arif'in Bitmeyen Aşkı Leyla Erbil'e Mektupları -Leylim Leylim 1

Ahmed Arif’in Bitmeyen Aşkı Leyla Erbil’e Mektupları -Leylim Leylim

Tek şiir kitabı ‘Hasretinden Prangalar Eskittim’ ile Türk edebiyatına unutulmaz dizeler hediye eden Ahmed Arif, aynı zamanda karşılıksız bir aşkın kahramanı.  Büyük bir tutkuyla sevdiği ancak aşkına asla karşılık bulamadığı, mektuplarıyla sevgisini haykırdığı kadın ise Leyla Erbil!

Şair ve yazar olan Leyla Erbil’e karşılıksız bir aşkla tutulan Ahmed Arif, şiirleriyle ve sıcacık mektuplarıyla sevgisini haykırmaktan asla çekinmemiş, sinesinde günbegün büyütmüştür.  Aşkını ne kadar büyütse de Leyla Erbil’den bir karşılık bulamayan, dostluk sınırını aşmayan Arif  hiç pes etmedi.  1954-1959 yılına kadar mektuplarıyla, sevdiğine Leylim hitabıyla mektuplar yazdı.  Son mektubunu 1977’de yollayarak aşkına son vedasını etti.

Yaşadığı dönemdeki siyasi görüşü, etnik kökeni, edebiyat tarzı ve şiirleriyle mektupların da farklı bir Ahmed Arif gördüğümüz şair, çok yönlü aşkını kendi diliyle anlattı.  Leyla Erbil’e yolladığı mektuplar o dönemin entelektüel yanlarını, sürgün günlerini, siyasi baskıyı, içsel dünyasını yansıtırken en çokta aşkını barındırır.

Ahmed Arif’ her zaman dostça yaklaşan Leyla Erbil, şairin ölümünden sonra mektupları ailesinden de izin alarak yayınlamak ister. Ancak kitap çalışması sırasında hayatını kaybeden Erbil, Leylim Leylim kitabını asla göremez.

Ahmed Arif'in Bitmeyen Aşkı Leyla Erbil'e Mektupları -Leylim Leylim 2

Unutulmaz, gerçek bir aşkın mektuplara dökülüşünü okucuya aktaran Leylim Leylim kitabından kesitler;

Böyle ne kırık ne de anlaşılmamış gitmek istemiyorum. Dostluğumuz ki korkunçtu. Ve yaşanmaya değer. Bugünkü feci haline rağmen, birbirimizi tanıma hususunda pahasız bir değerdir. (…) Ha, sürgüne gitmeden – bugünler – bir mektubunu alırsam, sevinmem diyemem elbet! Bu da laf mı, uçarım belki! Ama yazmasan ne diyeyim…

*

Bak, yanında ben varım. Seninle olduktan sonra yapamayacağım ne vardır? Önce kendine inan, kendini sev, sonra bana bel ver, bana yaslan, bak yaşaman nasıl asli cevherini gösterecek. Üzme hiç kendini, ölürüm sonra. Ölmek hiçbir şey değil. Sen böyle canlı, sıcak, dost, aziz ve en güzeli sevgiliyken ölmek, acı da olsa katlanılır. Ama senin bu bedbin halini görmek… İşte mesele burada

*

Biz birbirimize o kadar alışmamıştık ki. Öyle değil halbuki Leyla, alışmamıştık amma, alışabilirdik ve alışacaktık…

*

Akşam, uykularımı senden alırım. Nereye, ne yana dönsem karşımda mutluluğun o harikulade başdönmesini bulurum.

*

Özlemektir seni, geberesiye. Ses etmektir, haykırmak ‘Leyla!’ bir tenha saatte geceler yarı. Ömrümüz çelimsiz, kısa. Çabamız korkunç ama. Ayaklarımızı bastığımız toprağın, kokladığımız havanın, şunun bunun en ibne, en akla gelmez derdini dert edinmek. Kendimizi duymaya, yaşamaya yönelmek bile yasak

*

Canım Benim,

Bilir misin, ‘canım’ dediğimde içimden canımın çıkıp sana koştuğunu duyarım hep.

*

Bir daha dünyaya gelsem aynı hayatı, daha ustaca ve korkusuz yaşarım.
Ama bu sefer seni tanımakta gecikmem…

*

Kimselere mecbur olmadım, olmam da. Yiğitliğim ve rivayet olunan erkekliğim bundandır… Ama senin mecburun olmak, beni hiç mi hiç küçültmüyor. Aksine yüceltiyorsun, İNSAN ediyorsun, yaşatıyorsun…

*

Geçende bir mezar gördüm…Küçücük !
Öyle bir yalnızlığı var ki Leyla,
binlerce mezarın içinde, irili ufaklı, çiçekli, parmaklıklı mezarların arasında, “Ben buradayım” diyor âdeta.

*

Sözde cigarayı bırakmağa niyetliydim. Bugünkü, inan bana unuttum kaçıncı paket. Evde bir ölüm sükûtu var. Sual sormağa korkuyorlar. Ah bir sorsalar da seni anlatsam…
Ah bu rezil dünya seni tanısa, seni öğrense, seni anlasa..

Hasretinden Prangalar Eskittim - AHMED ARİF 3

Hasretinden Prangalar Eskittim – AHMED ARİF

Hasretinden Prangalar Eskittim - AHMED ARİF 4

“Ben soyumla değil, ancak halkımla övünebilirim. Halkımdan gayrısını da övgüye layık görmem. Bir de sevgiliyi elbette… İlle de sevgiliyi…” diyen Ahmed Arif’in bir diğer tutkusu da nefes alan şiirleriydi.

Arapça,  Zazaca, Kürtçe dillerini konuşabilen Ahmed Arif, hayatı boyunca adaleti savunmayı seçmiştir. Şiirleri elden ele dolaşmasına rağmen mahcubiyetine sığınan şair, en çok satılan ‘Hasretinden Prangalar eksittim’ adlı kitabın adını ‘Dört yanım Puşt Zulası’ koymak istemiştir.

“Acı çekmek de bir yerde sevda gibidir, her kula nasip olmaz” diyen şair tam iki kez tutuklanmış, hapishanede çileli yıllar doldurmuştur.

Hasretinden Prangalar Eskittim - AHMED ARİF 5

Van’ 1943 de gerçekleşen Muğlalı Katliamında 32 ölü 1 kişinin yaralı olduğu olaya tepki olarak yazdığı “Otuzüç Kurşun” şiir yüzünden işkence görüp tutuklanmıştır.  Bu olay üzerine ise başından geçenleri şu sözlerle anlatmıştır.

“Şu Bahçelievler’de manyağın biri otuz tane tavuğu çalsa, kesse, ertesi gün Ulus gazetesi olayı dört sütun üzerinden verir. Tavuk değil bu yahu 33 tane senin vatandaşın… Hiçbir suçu yok… Tertemiz… Belki hepimizden daha suçsuz… Kimsesizlikten başka suçu yok. Kimsesiz adamlar o kadar…”

“İşte bu “Otuzüç Kurşun” şiiri yüzünden geldiler götürdüler beni… Gece sabaha kadar dövdüler. “Oku” dediler, okumadım. … Dövdükten sonra o tellerden aşağı attılar beni. Orada öylece kalmışım. Sabah çöpçüler gelip buluyorlar. Sokak köpekleri gelip gelip kokladılar beni. Ödüm koptu, ölü sanıp yiyecekler diye…”

Hasretinden Prangalar Eskittim - AHMED ARİF 6

En çok beğenilen, günümüzde halen daha sevilerek okunan şiiri ;

HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM

Seni anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard-arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu
Dışarda gürül- gürül akan bir
dünya…
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana…
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara.
Akan yıldıza.
Bir kibrit çöpüne varana.
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamdan,
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni…
Yokluğun, cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini…

Ahmed Arif