Günümüz Hezeyanlarında Güven Sorunsalı 1

Günümüz Hezeyanlarında Güven Sorunsalı

 

Balkanlardan gelen soğuk hava gibi, günümüz şartlarında insanlar arasında esen sert rüzgârlar her birimizi ayrı bir bölgeye savurdu.  Kişisel alanlarımıza ne kadar kalın setler çekersek çekelim, bir diğerinin menfaatine bulaşmadan özel alanlarımızı korumak yükümlülüğündeyiz.

Peki, güven kelimesinin manasına şöyle bir göz atmaya ne dersiniz? Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusuna güven adını veriliyor. İnsan ilişkilerinde önemli bir yer tutan güven hissi, 20. Yüzyılın başlarından itibaren ötekileştirilmiş ve yabancılaştırılmış bir terimden ibaret olmadı mı?

Gözlerine siyah bir kumaş bağlayıp, kollarını açarak kendini arkaya bırakabiliyor musun? Düşmeyeceğinden emin olarak, yüz üstü bırakılmayacağından kuş duymadan güven duyguna güvenebilir misin? Bu soruyu eski dönemlerde sormuş olsaydık, cevabınız kuvvetle ihtimal evet olacağı aşikardı. Amma velakin günümüze gelindiğinde kardeşin kardeşe, ananın babaya düştüğü bir devirde yaşadığımızı da inkar edemeyiz.

Toplumda yaşayan insanlar arasında elzem bir ihtiyaç olarak görülen güven, ne yazık ki çağdaş dünyanın en büyük günahlarından bir olarak görülmekte.  Güven sorunsalı ikili ilişkilerde dâhil olmak üzere günlük hayatımızı çevreleyen sosyal yaşantımızı da kuşatmış durumda.

Güven sorunsalını aşmak kayıtsız şartsız birine bağlanmaktan geçer, koşullar sağlansa dahi bir noktayı unutmamak gerekir.  İnsanlar yaratılış amacını sorguladığı gibi karşındaki ve yaklaşmak istediği kişileri öncelikle tanımaya odaklanmalıdır.  Tanımak ve özümsemek beraberinde güven duygusunu geliştiren bir eğretileme olarak görülebilir…

 

-Semra Şenol