Görsellerin ve Göstergelerin hâkimiyetindeki Dil Nedir? 1

Görsellerin ve Göstergelerin hâkimiyetindeki Dil Nedir?

Görsellerin ve Göstergelerin hâkimiyetindeki Dil Nedir? 2

Ludwig Wittgenstein’in de dediği gibi “Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır.” Dil; çağlardır varlığını sürdürmekte ve gelişmekte olan bir anlaşma sistemidir. Bir çok olguya, toplumsal algıya göre niteliği değişse de kolay kolay yitirilemez.

Ancak sosyal medyanın icadıyla ve kullanımının getirdiği bir çok olumsuz nokta da, dilin kötüye gidişatını göz önünde bulundurmak gerekir. Daha öncesinde değindiğimiz gibi Türkçenin yapısına özen gösterilmeksizin üretilen içerik yazıları, dilimizin değerini düşürdüğü basitleşmesine de katkı sağlamaktadır.

Peki sosyal medyanın bize sunduğu bir diğer interaktivite olan görsel ve göstergelerin, bu kısımda bize sağladığı yarar ve zararlar neler olabilir?

Görsellerin ve Göstergelerin hâkimiyetindeki Dil Nedir? 3

Öncelikle ; Oxford Sözlüğünün 2015 yılında “Emoji” kelimesini yılın kelimesi olarak tespit ettiğini ele alırsak, yakın geçmiş ve şimdiki zamanda sosyal medya görsellerinin ne sıklıkla kullanıldığını belirlemiş oluruz.

Bir kişinin karakter yapısı ve özelliklerini simgeleyen avatarlar, bir diğeri ise duygunun görsel halini alan emojiler sıklıkla paylaşımı yapılan ve içeriklerde karşımıza çıkan sosyal medya görselleridir. Beden diliyle aktarmaya çalıştığımız iletilerin %60’ını karşı tarafa aktarabilirken, emoji ve avatarlarla iletişim kurmaya çalıştığımızda, kısıtlı ve yanlış yorumlara açık duygular iletmekteyiz.

Sosyal medya iletişiminde eksikliğini çektiğimiz noktalardan bir diğeri ise, konuşmalarımıza etki eden göz ifadeleri, ses tonu, jest ve mimik faktörlerinin yokluğudur. Ağ paylaşımlarında emoji ve avatarların karşı tarafa ilettiği konuşma diyalogları dilin tüm özellerini karşılayamadığı gibi konuşma dilindeki yumuşatıcı ve dikte eden vücut dilini de ortadan kaldırmaktadır.

Hızla yayılan ve gelişen bir dünya halini alan sosyal medya mecraları, geliştirdikleri dille yeni bir akım başlattıklarını kabul etmeliyiz. Ne var ki bu dil, birçok ülkeyi birbirine bağlayan mesafeleri sıfırladıkları gibi dildeki toplumsal değerleri de zamanla aşındırmaya itmektedir.

Yeni bir anlaşma biçimi olan emojilerle, dilini bilmediği halk ve ülkeden biriyle duygularını ifade edilmeyi mümkün kılmalarının olumlu bir yanı olduğunu yadsıyamayız. Ancak yılda 20-30 civarında yöresel-bölgesel dilin kaybolduğunu da unutmamak gerekir.

“DİLİNİ KAYBEDEN, HER ŞEYİNİ KAYBEDER”

Alıntısında olduğu gibi, günlük hayatı kolaylaştıran ve olanaklarıyla yeni bir yaşam tarzı sunan sosyal medya, dilimizin kendi içinde yabancılaşmasına neden olmaktadır.

Genel olarak toparlayacak olursak, sosyal medyanın tüm dilleri bir çeşit kısırlaştırarak üremesi ve gelişmesine engel olduğunu söyleyebilir. Elbette ki iletişim kurma potansiyelini kabul ederek olanaklarını ve yararlı bulduğumuz içerik yaratma/gündemi takip etme, eğitim/öğretim/araştırma alanlarını hayatlarımıza dahil etmeyi sürdürmeliyiz.

Ancak sosyal medyayı yanlış kullanarak gelecek nesillere aktaracağımız dile zarar vermeden bunu yapmalıyız. Eğitim kurumlarının özellikle hassasiyet göstermeleri gereken dil bilgisi kuralları, yanlış kullanımlarda ne gibi sorunlara neden olacağı hakkında öğrencilerini bilgilendirme yükümlülüğüne sahip olmalıdır. Çok hızlı bir döngü halini alan sosyal medya mecrasının bu baş döndüren ivmesine, kültür mirası olan diline sahip çıkarak yetişebilmek nihayetinde mümkündür.

Her bakımdan kültür değerlerine saygılı, toplumsal varlıklarının bilincinde bilinçli bir birey olarak, sosyal medyanın kullanımı her açıdan faydalı olabilir. Son olarak eklemek gerekirse; değişim mutlaktır ancak onu kendine adapte edip yontmak ustanın zanaatını gösterir, diyerek noktalayalım…