Kelime Kökeni: Arapça-çoğul ad
– Kalkanlar
– Savaş aletleri
– Harpte kullanılan savaş aletleri
– Türsler
Cümle içinde kullanımı: “Eski tarihlerden kalma etras ve diğer eserler yarından itibaren halka sergilenmeye başlanacak.”
Kelime Kökeni: Arapça-çoğul ad
– Kalkanlar
– Savaş aletleri
– Harpte kullanılan savaş aletleri
– Türsler
Cümle içinde kullanımı: “Eski tarihlerden kalma etras ve diğer eserler yarından itibaren halka sergilenmeye başlanacak.”
Kelime Kökeni: Arapça-çoğul ad
– Türkler
– Türk soyundan gelen halk
– Türk soyundan gelen lehçelerini konuşan soy
Cümle içinde kullanımı: “Asya’nın en büyük ve meşhur milletlerinden biri olan etrâk şanslı bir tarihe sahiptir.”
Kelime Kökeni: Arapça-çoğul ad
– Keder ve kaygı verenler
– Sıkıntılar
– Tasalar
– Izdırablar
– Elemler
– Gamlar
– Üzüntüler
– Acılar
– Bulantılar
– Can sıkıntıları
Cümle içinde kullanımı: “Kalbimizi sızlatan etrah çocukluğumuzun hazin kalan hatıralarından geliyor.”
Kelime Kökeni: Zarf
– Oldukça tafsilatlı
– Hayli mufassal
– Etraflı
– Ayrıntılı olarak
– Derinlemesine
– Kapsayıcı
Cümle içinde kullanımı: “Fevri davranıp sonradan üzülmek yerine etraflıca düşünüp hareket ediniz.”
Kelime Kökeni: Sıfat
– Ayrıntılı
– Tafsilatlı
– Arkalı
– Arkası kuvvetli
– Eksiksiz
– Kapsayıcı
Cümle içinde kullanımı: “Etraflıca düşününce fark ettim ki yanılgılarımın sebebi sadece inanmak istememden kaynaklıymış.”
Kelime Kökeni: Arapça-çoğul ad
– Yanlar
– Taraflar
– Kol ve bacaklar
– Çevre
– Dolay
– Kanat
– Bir şeyin yakını
Cümle içinde kullanımı: “Sanki etrafımı düşmanlar sarmışta ben ıssız bir adada mahsur kalmış gibiyim.”
Kelime Kökeni: Arapça-çoğul ad
– Aynı yaşta olan
– Yaşıt kimseler
– Akranlar
– Yaşıtlar
Cümle içinde kullanımı: “Mektepte etrab olan çocukları bir araya getirip ön sıralara oturttuk.”
– Tutmak
– Varmak
– Elde etmek
– İşlemek
– Eylemek
– Yapmak
– Kılmak
– Fiile getirmek
– İmal etmek
– Bulmak
– Erişmek
Cümle içinde kullanımı: “İnsan ne ederse kendine ediyor, kuş misali uçtum sanıyor ancak kendine ahir dünya içinde eziyet etmekten geri kalmıyor.”
Kelime Kökeni: Arapça-sıfat
– Günahtan çok korkan
– Günahtan çekinen
– Günah işlemeyen
Cümle içinde kullanımı: “Hacı dedemiz hayatı boyunca etka, elini harama sürmeyen biriydi.”
Kelime Kökeni: Arapça-çoğul ad
– Hekimler
– Tabipler
– Doktorlar
– Bilge kişiler
Cümle içinde kullanımı: “Etıbbâ insan sağlığını daha iyi hale getirmek için şifa arayan kimselerdir.”