367 krizi, Türkiye’de 2007 yılında yaşanan ve Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında ortaya çıkan bir anayasal krizdir. Bu kriz, Anayasa Mahkemesi’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Meclis’te en az 367 milletvekilinin hazır bulunması gerektiği yönündeki kararından kaynaklandı. Bu süreç ve kriz, şu şekilde aşıldı:

1. Anayasa Mahkemesi’nin Kararı: Cumhurbaşkanlığı seçimleri için yapılan ilk tur oylamada, dönemin muhalefet partisi CHP, Meclis’te yeterli çoğunluk (367 milletvekili) bulunmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi, oylamanın geçersiz olduğunu ve 367 milletvekilinin hazır bulunması gerektiğine karar verdi.
2. Meclis’te Çoğunluğun Sağlanamaması: İkinci tur oylamada da yeterli çoğunluk sağlanamadı, bu da krizin derinleşmesine neden oldu. Bunun üzerine dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, erken seçim kararı aldı.
3. Erken Seçim ve Referandum: 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan genel seçimlerde AK Parti, yüksek bir oy oranıyla yeniden iktidara geldi. Bu seçimlerin ardından Meclis’te anayasa değişikliği için referanduma gidildi. Referandumda, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören anayasa değişikliği kabul edildi.
4. Cumhurbaşkanının Halk Tarafından Seçilmesi: Referandumun kabul edilmesiyle birlikte 367 krizi aşıldı ve Türkiye, cumhurbaşkanının halk tarafından seçileceği bir sisteme geçti. Bu sistem, 2014 yılında yapılan seçimlerle ilk kez uygulandı.

Bu süreç, Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir ve cumhurbaşkanlığı seçim sisteminin değiştirilmesine yol açmıştır.