– Birini kollarından ve bacaklarından tutup yukarı kaldırarak sallamak veya götürmek.
– Birkaç kimse, bir kişiyi kollarından tutup yukarı kaldırmak.
– Oyuna getirmek.
– Birinin gönlünü hoş etmeye çalışmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Askerlik eğlencesinin sonlarına doğru askere gidecek oğlanı temizden altı okka ettiler.”
– Seni sıkan bir durum mu vardı? Neden gitmek konusunda bu kadar fazla ısrar ettin? Konukluğunu uzatmanı temenni ederim.
Cümle içinde kullanımı: ” Arkadaş ayda yılda bir geliyorsun altın taş, üstün tokaç mı ya bu ne böyle?”
– O kadar varlığın olsa da hastalık içinde olmak.
– Varlık içinde hastalık veya sıkıntı çekerek yaşamak.
– Ne kadar çok parası olsa da mutsuz ve dertli olmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Adama baksana altın leğene kan kusacak hale getirdi resmen elinde tuttuğu onca para.”
– Çok fazla miktarda para mülk kazanma.
– Çok para basmak. Çok para kazanmak, kazancı yerinde olmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Senin bu zenginliğin ne böyle ne kadar altın kestin kim bilir.”
– Yapmış olduğu davranışlarla ve yahut söylemiş olduğu sözlerin etkisiyle çevresindekilerini birbirine düşürmek, kavga etmelerine vesile olmak.
– Söz veya tutumuyla çevreyi birbirine düşürmek, karmakarışık etmek.
– Bir şeyi bulmak için aramadık yer bırakmamak.
– Herhangi kaybettiği bir şeyi bulmak için her tarafı yerle bir etmek.
Cümle içinde kullanımı: ” Neymiş efendim küpesini kaybetmiş tamam da bu senin ortalığın altını üstünü getirmen için bir sebep filan değil ki.”
– Üzerine dikkat vermek.
– Bir sözün önemini belirtmek, üzerine dikkati çekmek, vurgulamak.
– Önemini belirtmek, dikkati çekmek; vurgulamak.
-Önemle üzerinde durmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Bak tekrardan altını çizerek söylüyorum burada sözü geçecek tek insan benim artık kafanıza sokar mısınız sokmaz mısınız orası size kalmış.”
– Yapmış olduğu çok zor görünen bir işi başarıyla sonuçlandırmak.
– Yapılması güç bir işi başarmak.
– Bir zorluğu yenmek; önüne çıkan engelleri aşarak başarıya ulaşmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Benim altından kalkamayacağım bir iş yok anla artık şunu ne verirsen ver bir şekilde olumlu sonuçlar eline ulaşır.”
– Sahip olduğu mal varlığını düşüncesizce tüketmek.
– Bir şekilde, ne yapıp edip istediği şeyi yaptırmak, elde etmek.
– Belli bir miktarda elinde bulunan parayı gereksiz yere har vurup harman savurmak.
– Halletmek.
-Karıştırmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Babasının bıraktığı yüklü miktardaki parayı altından girip üstünde çıkmıştı ne ortada para kalmıştı ne de bir servet.”
– Girişimde bulunulan bir işte tehlikelisi ile başa dert olacak bir durumla karşı karşıya kalmak.
– Girişilen bir işte başa dert olacak bir durumla, umulmayan bir tehlike ile karşılaşmak.
– Bir işte gizli niyet, hile bulunmak.
– Bir işin gizli kalmış kötü ve aksak yanıyla, kuşkulu bir durumuyla karşılaşmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Herhangi bir işe el atarsan at altından çapanoğlu çıkıyordu her türlü.”
– Yatalak, yerinden kalmakta güçlük çeken bir hastanın büyük abdestini kendisi yatağında yatarken almak.
Cümle içinde kullanımı: ” Dedemin bugün ben altından almıştım biraz zorlu bir şeydi ama yapmak zorundayım.”