Sağlıklı sabah kahvaltısında ne yenir? 1

Sağlıklı sabah kahvaltısında ne yenir?

Sağlıklı bir sabah kahvaltısı, enerjinizi artırarak gününüzü başlatmanızı sağlayan dengeli besinleri içermelidir. İşte sağlıklı bir sabah kahvaltısında bulunabilecek öneriler:

  1. Tam Tahıllar: Yulaf ezmesi, tam buğday ekmeği ya da tam tahıllı gevrekler karbonhidrat ihtiyacınızı karşılar ve sizi daha uzun süre tok tutar.
  2. Protein Kaynakları: Yumurta, yoğurt, peynir, lor peyniri ve kuruyemişler gibi protein kaynakları, sabahları enerjinizi artırabilir.
  3. Taze Meyve: Muz, elma, armut, üzüm, kavun, karpuz veya herhangi bir meyve. Meyveler doğal şeker, lif ve birçok önemli vitamini içerir.
  4. Sebzeler: Domates, salatalık, biber ve avokado gibi taze sebzeler kahvaltınıza vitamin, mineral ve lif katkısında bulunur.
  5. Sağlıklı Yağlar: Avokado, zeytinyağı, fındık ve badem gibi sağlıklı yağlar enerji verir ve kalp sağlığınızı destekler.
  6. Süt ve Süt Ürünleri: Süt, yoğurt veya peynir, kalsiyum ve protein kaynağıdır. Laktoz intoleransınız varsa, badem sütü, soya sütü veya yulaf sütü gibi alternatifleri tercih edebilirsiniz.
  7. Kuruyemiş ve Tohumlar: Badem, ceviz, chia tohumu veya keten tohumu gibi kuruyemiş ve tohumlar, sağlıklı yağlar ve protein ile enerji verir.
  8. Sıvılar: Su, bitki çayları veya taze sıkılmış meyve sularıyla vücudunuzu hidrate edin. Ancak meyve sularında şeker oranına dikkat edin.
  9. Tahin ve Pekmez: Doğal bir enerji kaynağı olan tahin ve pekmez, demir ve kalsiyum bakımından zengindir.
  10. Baharatlar ve Diğer Eklentiler: Tarçın, zencefil veya chia tohumu gibi doğal baharatlar ve eklentiler, kahvaltınıza ekstra lezzet ve besin katkısı sağlar.
Ev yapımı kek nasıl yapılır? 2

Ev yapımı kek nasıl yapılır?

Ev yapımı kek yapmak oldukça kolaydır. İşte temel bir sünger kek tarifi:

Malzemeler:

  • 3 yumurta
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 su bardağı süt
  • 1 su bardağı sıvı yağ
  • 2 su bardağı un
  • 1 paket kabartma tozu (yaklaşık 10 gram)
  • 1 paket vanilin (isteğe bağlı)
  • Kakao veya damla çikolata (isteğe bağlı)

Hazırlık:

  1. Öncelikle fırını 180°C (350°F) sıcaklığa ayarlayarak önceden ısıtın.
  2. Yumurtaları ve şekeri geniş bir kaba alın. Mikserle ya da bir çırpıcıyla beyazlaşana ve köpük köpük olana kadar çırpın.
  3. Sıvı yağ ve sütü ekleyin, karışımı tekrar çırpın.
  4. Un, kabartma tozu ve vanilini eleyerek karışıma ekleyin. Karıştırırken topaklanmamasına dikkat edin.
  5. Eğer kakao ya da damla çikolata eklemek isterseniz, bu aşamada ekleyebilirsiniz.
  6. Karışımı yağlanmış veya yağlı kağıt serili kek kalıbına dökün.
  7. Önceden ısıtılmış fırında, yaklaşık 30-35 dakika veya bir kürdanın içine batırıldığında temiz çıkana kadar pişirin.
  8. Fırından çıkarın ve biraz soğumasını bekleyin. Daha sonra keki kalıptan çıkarabilirsiniz.

Bu temel tarife göre birçok farklı varyasyon yapabilirsiniz. Örneğin; limon rendesi, portakal rendesi, fındık, ceviz veya kuru meyveler ekleyerek farklı lezzetler elde edebilirsiniz. Afiyet olsun!

Tiroid yavaş çalışırsa ne olur? 3

Tiroid yavaş çalışırsa ne olur?

Tiroid bezi yavaş çalıştığında (hipotiroidi olarak adlandırılır), vücutta bir dizi semptom ve problem ortaya çıkabilir. Tiroid bezi, metabolizmayı düzenleyen tiroid hormonlarını üretir. Eğer bu hormonlar yeterince üretilmezse, vücudun birçok işlevi yavaşlayabilir.

Tiroid yavaş çalışırsa, aşağıdaki semptomlar ve değişiklikler meydana gelebilir:

  1. Yorgunluk: Enerji seviyeleri düşebilir ve sürekli yorgun hissedebilirsiniz.
  2. Kilo Artışı: Metabolizmanın yavaşlaması nedeniyle, kilo alma eğilimi artabilir.
  3. Hassas ve Kuru Cilt: Cilt kuruyabilir ve daha hassas hale gelebilir.
  4. Soğuğa Duyarlılık: Düşük tiroid hormon seviyeleri vücut sıcaklığını düşürebilir, bu da soğuğa karşı daha duyarlı hale gelmenize neden olabilir.
  5. Kabızlık: Sindirim sistemi yavaşlar, bu da kabızlık problemlerine yol açabilir.
  6. Saç Dökülmesi: Saçlarınızın ve tırnaklarınızın daha kırılgan ve zayıf hale gelmesi olasıdır.
  7. Bilişsel Sorunlar: Konsantrasyon zorlukları, unutkanlık veya genel zihinsel bulanıklık yaşayabilirsiniz.
  8. Depresif Hissiyat: Duygudurum değişiklikleri ve depresyon riski artabilir.
  9. Düzensiz veya Ağır Adet Dönemleri: Kadınlarda menstrual siklus değişiklikleri olabilir.
  10. Yüksek Kolesterol: Hipotiroidi, kolesterol seviyelerinin yükselmesine neden olabilir.
  11. Ödem: Yüz, eller ve ayaklarda şişkinlik olarak görülebilen ödem (sıvı birikimi) oluşabilir.
  12. Yavaş Nabız: Kalp atış hızınız düşebilir.
  13. Ses Kısıklığı: Ses kısıklığı ve boyun bölgesinde şişkinlik gibi semptomlar yaşanabilir.

Eğer bu semptomlardan birkaçını yaşıyorsanız, bir sağlık uzmanına başvurmalı ve tiroid fonksiyon testleri yaptırmalısınız. Hipotiroidi tanısı konulursa, genellikle tiroid hormonu replasman tedavisi önerilir. Bu tedavi, eksik olan tiroid hormonunu yerine koymak için kullanılır ve çoğu insan için etkilidir.

Ilk ilişkide prezervatif gerekli mi? 4

Ilk ilişkide prezervatif gerekli mi?

Cinsel ilişkide prezervatif kullanımı birkaç önemli sebep nedeniyle önerilir:

  1. Doğum Kontrolü: Prezervatifler, hamileliği önlemek için etkili bir yöntemdir. Ancak tam koruma sağlamazlar, bu yüzden doğru kullanıldığında bile %100 etkili değillerdir. Bazı insanlar ek koruma için prezervatifleri diğer doğum kontrol yöntemleriyle birlikte kullanmayı tercih eder.
  2. Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlardan (CYBE) Koruma: Prezervatifler, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların (CYBE) bulaşmasını önlemek için etkili bir araçtır. Herpes, HPV, HIV, klamidya, gonore ve diğer CYBE’lerin bulaşma riskini azaltabilir.
  3. İlk İlişki Özelinde: Eğer her iki taraf da daha önce başka bir partnerle cinsel ilişkiye girmediyse, CYBE bulaşma riski daha düşüktür. Ancak “ilk ilişki” tanımı kişiden kişiye değişebilir ve bazı CYBE’ler oral veya diğer yakın temasta da bulaşabilir. Bu yüzden risk almamak adına prezervatif kullanmak genellikle önerilir.

Önemli olan, iki partnerin de konuşarak neyin en iyi olduğuna karar vermesidir. Ayrıca, cinsel sağlıkla ilgili konularda daha fazla bilgi almak için bir sağlık profesyoneline danışmak her zaman iyi bir fikirdir.

Gece makyajı nedir ve nasıl yapılır ? 5

Gece makyajı nedir ve nasıl yapılır ?

Gece makyajı, genellikle özel etkinlikler, partiler veya gece dışarı çıkarken tercih edilen daha yoğun ve belirgin bir makyaj türüdür. Genellikle daha koyu renkler, ışıltılar ve belirginleştirici ürünlerle yapılır. Ancak, hangi ürünleri ve hangi teknikleri kullanacağınız tamamen kişisel tercihinize ve ne tür bir etki istediğinize bağlıdır.

İşte temel gece makyajı yapma adımları:

  1. Temizlik ve Hazırlık: Makyaj yapmadan önce cildinizi temizleyin ve nemlendirin. Bu, makyajın daha düzgün ve uzun süre kalıcı olmasına yardımcı olacaktır.
  2. Makyaj Bazı: Cilt tipinize uygun bir makyaj bazı kullanarak cildinizi makyaja hazırlayın. Bu, makyajın daha uzun süre kalmasına yardımcı olur.
  3. Fondöten: Cilt tonunuza uygun bir fondöten seçin ve tüm yüzünüze eşit şekilde uygulayın. Kapatıcı ile cilt kusurlarınızı ve göz altı morluklarınızı kapatın.
  4. Toz: Transparan veya cilt tonunuza uygun bir toz ile fondöteninizi sabitleyin.
  5. Kaşlar: Kaşlarınızı doldurmak için kaş kalemi veya kaş farı kullanabilirsiniz. Belirgin bir gece makyajında kaşların şekli ve dolgunluğu önemlidir.
  6. Göz Makyajı: Gece makyajında gözler genellikle odak noktasıdır. Koyu renkler, ışıltılar ve eyeliner ile belirgin bir göz makyajı yapabilirsiniz. Maskara ile kirpiklerinizi belirginleştirin.
  7. Allık ve Kontur: Yanaklarınıza doğal bir renk katmak için allık kullanın. Yüzünüzü şekillendirmek için kontur tekniklerini uygulayabilirsiniz.
  8. Ayıdıcı (Highlighter): Yüksek noktalara (elmacık kemikleri, burun köprüsü, dudak üstü) aydınlatıcı uygulayarak yüzünüze ışıltı katın.
  9. Dudaklar: Gece makyajında dudak renginiz de önemlidir. Koyu renkler veya parlak renkler tercih edebilirsiniz. Uygulamadan önce dudak kalemi ile dudaklarınızın çevresini belirleyebilirsiniz.
  10. Makyaj Sabitleyici: Makyajınızın uzun süre kalmasını istiyorsanız, son olarak makyaj sabitleyici sprey kullanabilirsiniz.

Her adımı uygularken kendi cilt tipinizi, yüz şeklinizi ve istediğiniz görünümü göz önünde bulundurarak en uygun ürünleri ve teknikleri seçin. Makyaj yaparken deneyim kazandıkça daha iyi sonuçlar alabilir ve kendi tarzınızı geliştirebilirsiniz.

Kartlık Mağarası nerede? 6

Kartlık Mağarası nerede?

Kartlık Mağarası, Türkiye’nin Denizli iline bağlı Çal ilçesinde yer almaktadır. Mağara, doğal güzellikleri ve jeolojik özellikleri ile bilinmektedir. Eğer Türkiye’de doğal güzellikleri keşfetmek istiyorsanız, Kartlık Mağarası’nı ziyaret listesi içerisine alabilirsiniz. Ancak mağaranın ziyaret koşulları, giriş ücretleri veya diğer detaylar için en güncel bilgilere ulaşabilmek adına yerel otoritelerden veya turizm ofislerinden bilgi almanız faydalı olacaktır.

9 aylik bebek nasil Egitilir? 7

9 aylik bebek nasil Egitilir?

9 aylık bir bebek hâlâ çok küçük olduğundan, eğitimden ziyade temel ihtiyaçlarına yanıt verme ve günlük rutinleri sürdürme aşamasındadır. Ancak bu dönemde, bebeğinizin motor, bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimini destekleyen çeşitli aktivitelerle onunla etkileşimde bulunabilirsiniz. İşte 9 aylık bir bebeği desteklemek için bazı öneriler:

  1. Oyun Zamanı: Bebeğinizle oynayarak onun duygusal ve bilişsel gelişimini destekleyin. Yumuşak oyuncaklar, zıngıraklar ve renkli kitaplar bu yaşta idealdir.
  2. Dokunma ve Hissetme: Farklı dokulara sahip oyuncaklar ve materyallerle bebeğinize dokunma ve hissetme fırsatı sunun.
  3. Kavrama Becerisi: Bebeğiniz artık nesneleri kavrayabilir. Yumuşak bloklar, zıngıraklar veya diğer tutabileceği oyuncaklarla oynamasına izin verin.
  4. Emekleme Teşviki: Eğer bebeğiniz emeklemeye başlamışsa, güvenli bir alanda onun emeklemesini teşvik edin.
  5. Konuşma ve Dinleme: Bebeğinizle sürekli konuşun ve ona şarkılar söyleyin. İsimlerini, renklerini ve şekillerini söyleyerek nesneleri gösterin.
  6. Kitap Okuma: Kısa ve renkli bebek kitaplarıyla bebeğinize düzenli olarak kitap okuyun.
  7. Taklit Oyunları: Bebeğiniz bu dönemde taklit etme becerisini geliştirmeye başlar. Basit hareketleri taklit ederek ona öğretin.
  8. Müzikle Etkileşim: Farklı melodiler ve ritimlerle bebeğinizi tanıştırın. Ona şarkılar söyleyin veya ritmik hareketler yaparak müziğin tadını çıkarın.
  9. Duygusal Bağ: Bebeğinizle bolca sarılma, öpme ve onunla zaman geçirme ile duygusal bağınızı güçlendirin.
  10. Günlük Rutinler: Bebeğinize yemek yeme, banyo yapma, uyuma gibi günlük rutinleri öğretin. Bu rutinler onun güven duygusunu artırır.

Unutmayın, her bebek farklıdır ve kendi hızında gelişir. Bu nedenle, bebeğinizin ilgisini ve rahatlığını göz önünde bulundurarak aktiviteleri seçin. Bebeğinizin gelişimini desteklemek için doktorunuzdan veya bir çocuk gelişimi uzmanından rehberlik alabilirsiniz.

Kavun şekeri Yukseltir mi? 8

Kavun şekeri Yukseltir mi?

Evet, kavun (örneğin, kantalup veya honeydew) doğal olarak şeker içerir ve bu nedenle kan şekeri seviyelerini yükseltebilir. Kavun, özellikle kantalup türleri, yüksek glisemik indekse sahip olabileceğinden, diyabeti olan kişiler veya kan şekeri seviyelerini yakından izleyenler bu meyveyi tüketirken dikkatli olmalıdır.

Ancak, bir meyveyi tamamıyla şeker içeriği üzerinden değerlendirmek yanıltıcı olabilir. Kavunlar aynı zamanda vitamin, mineral ve lif kaynağıdır. Eğer diyabetiniz varsa veya kan şekerinizi kontrol altında tutmak istiyorsanız, kavunu ölçülü bir şekilde tüketmeyi ve kan şekerinizi izlemeyi düşünebilirsiniz. Her bireyin vücudu farklı tepkiler gösterebilir, bu nedenle kavunun sizdeki etkisini görmek için kan şekerinizi düzenli olarak kontrol etmek iyi bir fikir olabilir.

Kavunun faydaları ?

Kavun, özellikle yaz aylarında popüler bir meyvedir ve birçok besin maddesi içermektedir. Kavunun sağlık yararları şunlardır:

  1. Vitamin ve Mineral Kaynağıdır: Kavun, özellikle A vitamini ve C vitamini olmak üzere birçok vitamin ve mineral içerir. A vitamini, cilt ve göz sağlığı için önemlidir, C vitamini ise bağışıklık sistemini güçlendirir.
  2. Hidrasyon Sağlar: Kavunun büyük bir bölümü su ile doludur, bu da sizi hidrate eder ve sıvı dengesini korumaya yardımcı olabilir.
  3. Diğer Antioksidanlar: Kavun, beta-karoten, lutein, zeaksantin ve kriptoksantin dahil olmak üzere birçok farklı antioksidan içerir. Bu bileşikler hücreleri oksidatif strese karşı korumaya yardımcı olabilir.
  4. Lif Kaynağı: Lif, sindirim sağlığını destekler, kan şekeri seviyelerini dengeler ve tokluk hissi oluşturmaya yardımcı olabilir.
  5. Kalp Sağlığı: Kavun, potasyum ve magnezyum gibi kalp sağlığı için faydalı olan mineralleri içerir. Bu mineraller kan basıncını dengede tutmaya yardımcı olabilir.
  6. Cilt Sağlığı: Kavunda bulunan vitaminler ve antioksidanlar, cildin sağlıklı kalmasına katkıda bulunabilir.
  7. Kilo Kontrolü: Düşük kalori içeriği ve yüksek su oranı sayesinde kavun, kilo kontrolü için uygun bir yiyecektir.
  8. Bağışıklık Sistemi: Kavunda bulunan C vitamini ve diğer besin maddeleri, bağışıklık sistemini desteklemeye yardımcı olabilir.
  9. Anti-enflamatuar Özellikler: Kavunda bulunan bazı bileşiklerin anti-enflamatuar etkilere sahip olduğu düşünülmektedir.

Unutulmamalıdır ki, herhangi bir besin veya meyvenin tüketimi tek başına geniş kapsamlı sağlık yararları sağlamaz. Dengeli ve çeşitli bir diyet, genel sağlığı desteklemek için önemlidir.

Kavun diyette tüketilir mi ?

Kavun, genellikle düşük kalorili, yüksek su içeriği ve lif bakımından zengin olması nedeniyle birçok diyet programında tüketilebilir bir meyve olarak kabul edilir. Ancak kavunun diyette tüketilip tüketilmeyeceği, belirlenen diyetin türüne ve bireysel hedeflere bağlıdır. Kavunu diyette tüketirken dikkate almanız gereken bazı hususlar:

  1. Porsiyon Kontrolü: Kavunun doğal şeker içeriği nedeniyle, porsiyon kontrolü önemlidir. Aşırı miktarda tüketmek kan şekerinizi hızla yükseltebilir.
  2. Glisemik İndeks: Kavun, özellikle kantalup türü, yüksek bir glisemik indekse sahip olabilir. Bu, kan şekerini hızla yükseltebileceği anlamına gelir. Diyabetik bireyler veya kan şekerini yakından izleyenler, kavunu dikkatli ve ölçülü bir şekilde tüketmelidir.
  3. Diyet Türü: Bazı düşük karbonhidratlı veya ketojenik diyetlerde kavun gibi meyvelerin tüketimi sınırlıdır veya önerilmez. Bu nedenle, hangi diyeti uyguladığınıza bağlı olarak kavunun uygun olup olmadığına karar vermelisiniz.
  4. Beslenme Değeri: Kavun, vitamin ve mineral bakımından zengindir. Bu, genel beslenme hedeflerinize katkıda bulunabilir.

Sonuç olarak, kavun, porsiyon kontrolü ile dengeli bir şekilde tüketildiğinde birçok diyet için uygun bir meyvedir. Ancak belirli bir diyet programı izliyorsanız veya belirli sağlık koşullarınız varsa, bir beslenme uzmanına danışmanız faydalı olabilir.

Alerjik kaşıntı neden olur? 9

Alerjik kaşıntı neden olur?

Alerjik kaşıntı, vücudun alerjenlere tepki olarak serbest bıraktığı bazı kimyasalların neden olduğu bir reaksiyondur. Bu kimyasallardan en bilineni histamindir. İşte alerjik kaşıntının nedenleri:

  1. Cilt Alerjileri: Ciltle temas eden maddelere karşı alerjik reaksiyonlar, ciltte kızarıklık, kabarma ve kaşıntıya neden olabilir. Örnek olarak, nikel, bazı sabunlar, lateks ve zehirli sarmaşık gibi bitkilerin sebep olduğu kontakt dermatitini verebiliriz.
  2. Gıda Alerjileri: Bazı insanlar belirli gıdalara karşı alerjiktir. Bu tür alerjik reaksiyonlar genellikle ağızda, dudaklarda veya boğazda kaşıntıya neden olabilir. Ancak bazen vücudun diğer bölgelerinde de kaşıntıya sebep olabilirler.
  3. Polen, Toz Akarı ve Hayvan Tüyü: Bu tür alerjenlere maruz kalma, burun akıntısı, gözlerde sulanma ve kaşıntı gibi semptomlara neden olabilir.
  4. İlaç Alerjileri: Bazı insanlar, özellikle antibiyotikler, ağrı kesiciler ve bazı kan basıncı ilaçları gibi ilaçlara karşı alerjik reaksiyon gösterebilirler. Bu tür alerjik reaksiyonlar, ciltte kızarıklık, döküntü ve kaşıntıya neden olabilir.
  5. Böcek Sokmaları ve Isırmaları: Arı, yaban arısı ve bazı böcek ısırıkları da alerjik reaksiyonlara ve kaşıntıya neden olabilir.
  6. Fiziksel Uyarımlar: Bazı insanlar soğuk, ısı, güneş ışığı veya fiziksel basınç gibi fiziksel uyarıcılara karşı alerjik reaksiyon gösterebilirler.

Alerjik kaşıntı genellikle antihistaminik ilaçlarla tedavi edilir, çünkü bu ilaçlar histaminin etkisini bloke eder. Ancak, alerjik kaşıntıyı tedavi etmenin en iyi yolu, alerjenlerden kaçınmaktır. Eğer belirli bir alerjenin neden olduğu konusunda bir belirsizlik varsa, bir alerji uzmanı ile görüşmek faydalı olabilir.

Ingilizce en kolay yoldan nasıl öğrenilir? 10

Ingilizce en kolay yoldan nasıl öğrenilir?

İngilizce öğrenmek, kişisel motivasyon, öğrenme tarzı, zaman, kaynaklar ve diğer faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Ancak, işte İngilizce’yi daha etkili bir şekilde öğrenmek için bazı genel öneriler:

  1. Günlük Alıştırma Yapın: Dil öğrenme süreklilik ister. Her gün biraz vakit ayırarak dil becerilerinizi geliştirebilirsiniz.
  2. Daldırma (Immersion) Tekniği: İmkanınız varsa, İngilizce konuşulan bir bölgede vakit geçirin. Eğer bu mümkün değilse, İngilizce medya içeriklerini (filmler, müzikler, haberler vs.) tüketerek kendinizi daldırma hissini yaşayabilirsiniz.
  3. Dil Değişimi: İngilizce konuşulan bir partner bulun ve dil değişimi yapın. Onlarla İngilizce pratiği yaparken, onlara da kendi ana dilinizde yardımcı olabilirsiniz.
  4. Uygulamalar ve Online Kaynaklar: Duolingo, Babbel, Rosetta Stone, Memrise gibi uygulamalar dil öğrenmeye yardımcı olabilir. Aynı zamanda, BBC Learning English, VOA Learning English gibi web siteleri de ücretsiz içerik sunmaktadır.
  5. Dersler ve Kurslar: Yerel dil okulları veya online platformlardan (örneğin Coursera, Udemy) İngilizce kurslarına katılabilirsiniz.
  6. Kitap Okuma: Başlangıçta, çocuk kitapları veya basit hikayelerle başlayabilir ve dil bilgisi arttıkça daha kompleks metinlere geçebilirsiniz.
  7. Günlük Yazma: Günlük tutma, yeni kelimeleri ve ifadeleri kullanma pratiği yapmak için harika bir yol olabilir.
  8. Sözlük ve Çeviri Uygulamaları: Anlamadığınız kelimeleri öğrenmek için sözlük uygulamalarını kullanın. Örnek olarak, Google Çeviri veya WordReference önerilebilir.
  9. Dil Kafeleri: Bazı şehirlerde, dil öğrenme amaçlı sosyal toplantılar düzenlenmektedir. Bu toplantılara katılarak pratiğinizi artırabilirsiniz.
  10. Sabırlı Olun: Dil öğrenmek zaman alır ve zorluklarla karşılaşabilirsiniz. Önemli olan motivasyonunuzu kaybetmemek ve sürekli pratik yapmaktır.

Her kişi için en etkili öğrenme yöntemi farklıdır, bu nedenle hangi yöntemlerin sizin için en uygun olduğunu bulmak için farklı yaklaşımları denemelisiniz. İlerlemenizi takip ederek ve öğrenme stratejinizi düzenli olarak değerlendirerek en iyi sonuçları elde edebilirsiniz.