Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadınlar, erkekler ve diğer toplumsal cinsiyet kimliklerine sahip bireyler arasında toplumsal roller, haklar, fırsatlar ve sorumluluklar açısından adaletsizlik ve dengesizlik bulunması durumudur.
Bu eşitsizlik; eğitim, iş gücü, siyaset, sağlık hizmetleri, ücretlendirme, ev içi sorumluluklar ve karar alma süreçleri gibi pek çok alanda kendini gösterebilir. Örneğin:
-
Kadınların erkeklere göre daha az ücret alması,
-
Kadınların üst düzey yönetim pozisyonlarında daha az temsil edilmesi,
-
Erkeklerin duygularını ifade etmelerinin toplumsal olarak bastırılması,
-
Kadınların ev işleri ve çocuk bakımının tek sorumlusu gibi görülmesi,
-
Bazı mesleklerin “erkek işi” ya da “kadın işi” olarak etiketlenmesi
gibi durumlar toplumsal cinsiyet eşitsizliğine örnek olarak verilebilir.
Bu eşitsizlik, biyolojik cinsiyetten ziyade toplumun cinsiyet rollerine yüklediği anlamlardan kaynaklanır ve bireylerin potansiyellerini tam olarak gerçekleştirmelerini engelleyebilir.