– Hilesini kimseye çaktırmayacak, sezdirmeyecek, göstermeyecek kadar bir çabuklukla, hızla.
Cümle içinde kullanımı: ” El çabukluğuyla ne ara çanta mı alıp götürdün anlamamıştım gerçekten.”
– Hilesini kimseye çaktırmayacak, sezdirmeyecek, göstermeyecek kadar bir çabuklukla, hızla.
Cümle içinde kullanımı: ” El çabukluğuyla ne ara çanta mı alıp götürdün anlamamıştım gerçekten.”
-Tekrar eden bir oyunda başlama sırası ya da başlama hakkı bende.
Cümle içinde kullanımı: ” El bende dağılın bakalım şimdi.”
– El üstünde tutulan, çok hoş görülen, sevilen çocuk, genç.
Cümle içinde kullanımı: ” Senide el bebek gül bebek büyütmüşler çok belli.”
– Kutsal bir şey üzerine elini koyup ant içmek, yemin etmek.
Cümle içinde kullanımı: ” Boş yeminlere, kurana el basmaya ne gerek var böyle şeylere.”
– Saygı göstermek için ellerini karnını, göbeği üstünde kavuşturup durmak.
– El pençe divan durmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Elini bağlayıp tip bana bakmaya devam edersen yiyeceksin yumruğu ağzına.”
– Gece herkes yaşadığı yere, yerine çekilip ortada kimsecikler kalmamak.
Cümle içinde kullanımı: ” Tüm işlerden elimi ayağın çekilmesinin ardından işler iyice boka sarmıştı.”
– Yeni bir işe girişmek, başlamak.
– Birisinin işine karışma, müdahil olmak, müdahale etmek.
Cümle içinde kullanımı: ” Senin el atmaktansa kendi kendine çözmen daha iyi gibi.”
– Dosta düşmana karşı küçük düşmemek adına, zoraki bir şekilde, olarak.
Cümle içinde kullanımı: ” El arı, düşman körü ise ne yapalım biz bu hayatı?”
– Bıkıp usandığı, rahatsız olduğu şeyden kimseden çok usanmak, yakınır olmak, dertlenmek.
Cümle içinde kullanımı: ” El’ aman çağırmayı bırakıp az doğru düzgün konuşsan mı artık?”
– Kimsenin haberi olmadan, kimseye haber vermeksizin, gizli gizli.
– Gizliden gizliye.
– Alttan alta.
Cümle içinde kullanımı: ” El altından yürüttüğün planlarla bir yere kadar geldin ama artık bu planların sonun ulaştın.”