– Şişman, kilolu denmeyecek kadar tombullukta.
Cümle içinde kullanımı: ” Eti, budu yerinde olan kızımız odaya giriş yapmıştı.”
– Şişman, kilolu denmeyecek kadar tombullukta.
Cümle içinde kullanımı: ” Eti, budu yerinde olan kızımız odaya giriş yapmıştı.”
– Tiksinerek uzaklaştığını, gittiğini belirtmek.
– El etek çekmek.
Cümle içinde kullanımı: ” O kadar illallah çektirmişti ki çocuk etek silkmişti annesi.”
– Eski zamanlarda, büyük bir kimsenin yanına giden, katına çıkan kişinin saygı ve kulluk gösterisi olarak, eğilip o kimsenin eteğini öpme davranışında bulunmak.
– El etek öpmek.
Cümle içinde kullanımı: ” Senin yanına tüm saygımla gelmiştim, eteğini öpmem bir zorunluluktu.”
– Büyük sevinç içinde bulunur olmak, çok sevinmek.
Cümle içinde kullanımı: ” Etekleri zil çalıyordu resmen onu böyle görmek beni çok mutlu etti.”
– Çok heyecanlanmak, telaşlanmak.
– Korkudan telaşe olmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Eteklerim tutuşmuştu arkamdan kovalayan köpeği görünce.”
– Yığınla.
– Bolca miktarda.
– Pek çok para.
Cümle içinde kullanımı: ” Etek dolusu parayla yanımıza gelince hepimiz şok olduk.”
– Erkeklerden uzak durur, namusunu koruma konusunda çok titiz olan kimse.
Cümle içinde kullanımı: ” Bize bile eteğini göstermiyordun.”
– Güvenir olan, güçlü, zengin, sözü geçen bir kimseye bağlanıp onun yardımından ve koruyuculuğundan yararlanmaya çalışmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Senin eteğine yapışmamam için bir neden söyle bana.”
– Hamarat.
– Çalışkan kadın, kız.
Cümle içinde kullanımı: ” Eteği belinde kızımız giriş yapmıştı odaya.”
– İvmesinden, heyecanından, şaşkınlaşarak karışık iş görür olmak.
– Eli ayağı dolaşmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Eteği ayağına dolaşmıştı, korkudan ne diyeceğini bilmiyordu.”