– Kadınlar için fazla açık giyinmeye başlamak.
– Kadın için eskiden olduğundan daha fazla ölçüsüz davranışlar sergilemek.
Cümle içinde kullanımı: ” Eskiden tanıdığım kıza hiç benzemiyordu bir anda açılıp saçılmıştı sanki.”
– Kadınlar için fazla açık giyinmeye başlamak.
– Kadın için eskiden olduğundan daha fazla ölçüsüz davranışlar sergilemek.
Cümle içinde kullanımı: ” Eskiden tanıdığım kıza hiç benzemiyordu bir anda açılıp saçılmıştı sanki.”
– Sahip olduğu iş yerinde geliri giderle dengeleyemeyip zararda olma durumu.
– Saklanan bir olay veya düşünceyi elinde olmadan ortaya vermek, çıkarmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Arkadaşlarınla konuşurken geçen hafta yaşadığı olayla ilgili bir açık verince arkadaşlarının soru yağmuruna tutuldu.”
– Hiçbir şeyi gizlemeden belirgin bir şekilde, göz göre göre.
Cümle içinde kullanımı: “Alım satım işleri açıktan açığa yapıldığı için kimse şikayet edemedi.”
– Bir iş sahibi olamamak.
– Evsiz barksız kalmak.
– Bir grubun ulaştığı bir hedeften yararlanamamak.
Cümle içinde kullanımı: “Konser için herkes bilet almıştı ama ben son güne bırakınca açıkta kaldım.”
– Gelenek ve göreneğe aykırı fazlasıyla açık ( söz, davranış, elbise, resim)
– Yüz kızartıcı, edepsiz, müstehcen, cinsel çağrışım yüklü.
Cümle içinde kullanımı: ” O kadar açık seçik giyiniyordu ki ailesi hiç karışmıyordu galiba.”
– Toplumsal sorunları, herkesin izleyip dinleyebileceği şekilde tartışıldığı toplantı.
– Bir yöneticinin yönetiminde, belirli bir konunun uzmanlar, ilgililer arasında tartışılıp aydınlatılmasını amaçlayan izlence.
Cümle içinde kullanımı: ” Yapılan açık oturumun ardından kurulunun başkanının söylediği sözler çarpıcı bir şekilde gazete manşetlerinde yerini almıştı.”
– Bir işten atılmış veya çıkarılmış kişi.
– Bir işe sahip olmayan, işsiz güçsüz kimse.
Cümle içinde kullanımı: “Henüz başında kavak yelleri estiğinden açıklar livası gibi gezer durur dünyada.”
– Yaptığı işi kendisi yerine başkasın yönetmesi için yetkilendirmek.
Cümle içinde kullanımı: ” Patronum bir kaç haftalık tatilinden önce bana güvendiği için açık kart vermişti . “
– Bir konuya geri dönebilmek için bir yol geride bırakmak.
– Geleceği ön plana alaraktan kesip atmamak.
Cümle içinde kullanımı: ” Ayrılmak istese de hala açık kapı bırakmaya devam ediyordu.”
– Açık yürekli.
– Hissettiklerini olduğu gibi karşısındakine aktarabilen kimse.
– Samimi, içi güzel ve içi dışı bir olan insan.
Cümle içinde kullanımı: ” Düşündüklerini açık kalpli bir şekilde bana aktarıyordu ki etkilenmemek içten değildi.”