– Çok pahalı olan bir şey.
Cümle içinde kullanımı: ” Bu malları valla ateş pahasına satıyorsun nasıl almamızı bekliyorsun.”
– Çok pahalı olan bir şey.
Cümle içinde kullanımı: ” Bu malları valla ateş pahasına satıyorsun nasıl almamızı bekliyorsun.”
– Çok tehlikeli bir işin üstüne üstüne gitmek, öyle bir işe atılmaya çalışmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Ateşle oynamayı bıraksana bir gün başına kötü bir şeyler gelecek diye korkuyorum.”
– Çok fazla kızgın, öfkeli davranışlarda bulunmak.
– Ateş püskürmek.
– Ateşli silahlarla yapılan atışlara son vermek.
– Ateş saçmak.
Cümle içinde kullanımı: “O kadar öfkelenmişti öfkesinden ateş kesilmişti bir anda.”
– Sönmekte olan bir ateşi havalandırıp harlamak, ateşlendirmek, ışıtmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Şu ocağın ateşini uyandırsana bir yemek yapalım onun üstünde.”
– Bir kimse yüzünden zarara uğramak.
– Başını nâra yakmak.
– Birisine olan aşktan dolayı sefil olmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Ben senin bana bırakmış olduğun ateşinle yandım kül oldum.”
– Hasta olduğu artmış olan vücut ısısının düşmüş, azalmış olması.
Cümle içinde kullanımı: ” Şükürler olsun da ateşi düştü sonunda valla içimiz rahatladı.”
– Çok cimri kimse için söylenen bir şey.
Cümle içinde kullanımı: ” Sen var ya bu tavırlara sahip olarak ateşe vursan duman vermez.”
– Yakıp kül etmek, kasten yakmak, kundak sokmak.
– Aşırı bir ölçüde telaşe , velveleye vermek, sıkıntıya düşürmek.
– Bir toplumu, bir ülkeyi savaşa sokarak veya kargaşa ve karışıklık yaratarak sıkıntı ve yıkıma uğratmak.
– Ateşin içine sokmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Geçen günlerde gündeme çıkan orman yangınlarının sebebi onun bunun çocuklarının ormanları ateşe vermesiyle gerçekleşiyormuş.”
– Bir şeyi ateşe doğru yaklaştırmak.
– Ateşe göstererek ısıtma işlemi.
– Bir yeri ateşli silahlar birlikte mermi atmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Bir anda etrafımızı 1 2 düzene adamın ateşine tutulmuştuk.”
– Ateşli bir silahla mermi atmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Kaç el etrafa ateş ettiysen etrafımızda sağ adam kalmamış.”