– Yabancı olan kişi, kimse.
Cümle içinde kullanımı: ” El oğlu gelip kızımızı kandırıp bize küstürdü.”
– Yabancı olan kişi, kimse.
Cümle içinde kullanımı: ” El oğlu gelip kızımızı kandırıp bize küstürdü.”
– Çok belirgin.
– Çok açık.
– Çok net.
Cümle içinde kullanımı: ” Bana anlattıkların hiç elle tutulur, gözle görünür şey değildi.”
– Ellerini yukarı doğru kaldırarak teslim olma hamlesi.
Cümle içinde kullanımı: ” Polisin silahı ona doğrultmasıyla ellerini yukarı kaldırması bir olmuştu.”
– Başkalarının işine koşup, yakınlarına yardımcı olmaz, daha çok sıkıntı ve üzüntü verir.
Cümle içinde kullanımı: ” Ailesine ne kadar kötü davranıyorsun, dışardakilere ise dünyanın en iyi insanı bu yaptığına eller iyisi, evler ağısı denir.”
– Ellerini sert ve ağır işlerde uzun süre kullanmasından ötürü oluşmuş şey.
Cümle içinde kullanımı: ” Yılların verdiği yorgunluğu da en çok ellerinin nasır bağlamasından anlaşılıyor.”
– Küçük.
– Minik.
– Ufak.
– Küçücük.
– Minicik.
– Ufacık.
Cümle içinde kullanımı: ” EL kadar bir çocuksun ama bana laf atıp duruyorsun.”
– Pekte çirkin olmayan, sayılmayan.
– Güzelce.
Cümle içinde kullanımı: ” Eli yüzü de pek düzgün maşallah kızımıza.”
– Kötü bir sonuç çıkacak diye kaygılanmak, kaygı ile bekler durumda olmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Her durumda elinin yüreğinin üstünde olması bizi çok yavaşlatan bir şeydi.”
– Eli kesesine uzanmaz, elini cebine atmayan, çok cimri kişi.
Cümle içinde kullanımı: ” Senden iyi ki para istemiştik ama burnumdan getirdin elinle koyununun arası kırk yıllık yol resmen.”
– Dikkatini yaptığı işe yoğunlaştıramaz, işin üzerinde toplayamaz; iş yaparken başka şeylere de ilgisini verir.
– Eli işte, gözü oynaşta.
Cümle içinde kullanımı: ” Eliyle hamur ovalar, gözüyle dana kovalar senin çocuk, bir iş versek 10 güne anca yapar.”