– Erkeklerden uzak durur, namusunu koruma konusunda çok titiz olan kimse.
Cümle içinde kullanımı: ” Bize bile eteğini göstermiyordun.”
– Erkeklerden uzak durur, namusunu koruma konusunda çok titiz olan kimse.
Cümle içinde kullanımı: ” Bize bile eteğini göstermiyordun.”
– Güvenir olan, güçlü, zengin, sözü geçen bir kimseye bağlanıp onun yardımından ve koruyuculuğundan yararlanmaya çalışmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Senin eteğine yapışmamam için bir neden söyle bana.”
– Hamarat.
– Çalışkan kadın, kız.
Cümle içinde kullanımı: ” Eteği belinde kızımız giriş yapmıştı odaya.”
– İvmesinden, heyecanından, şaşkınlaşarak karışık iş görür olmak.
– Eli ayağı dolaşmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Eteği ayağına dolaşmıştı, korkudan ne diyeceğini bilmiyordu.”
– İşe yarar olarak görerek aldığımız şeyin ya da kişinin işe yaramadığı anlaşılmış oldu.
Cümle içinde kullanımı: ” Et diye kaptık patlıcan börkü çıktı resmen bu aldığımız alet.”
– Çok hareketli davranışlar yapması dolayısıyla şişmanlayamamak.
– Et tutmamak.
Cümle içinde kullanımı: ” Senin de etine can tutmuyordu biraz yemek ye de toparla kendini.”
– Yaranın taze bir etle kapanması.
Cümle içinde kullanımı: ” Yaranın taze et bağlaması iyi oldu yoksa iltihap kapabilirdi.”
– Bir işin olumlu yola girmesi için en elverişli an, zaman, gün.
– İş görecek kimsenin ters davranmayarak , güçlük uygulamayarak uysallık gösterdiği zaman.
Cümle içinde kullanımı: ” Eşref-i saat vakti gelince herkes uyum sağlamıştı.”
– İşini yaptırmak adına birinin yanına çok fazla yol gidip gelmek.
Cümle içinde kullanımı: ” Eşiğini aşındıra aşındıra bıktırmıştın kendinden.”
– Bir dilekte, istekte bulunmak için birinin katına gidip
varıp saygı ile eğilmek.
Cümle içinde kullanımı: ” Senin eşiğine yüz süreceğime şu dışardan atlarım dışarıya.”