– Çocuğuma gerekli olan eğitimi vermek için istediğin kadar, öldüresiye dövebilirsin, dayak atabilirsin.
Cümle içinde kullanımı: ” Annemler beni okula bırakırken et senin, kemiği benim söylemi beni korkutmuştu.”
– Çocuğuma gerekli olan eğitimi vermek için istediğin kadar, öldüresiye dövebilirsin, dayak atabilirsin.
Cümle içinde kullanımı: ” Annemler beni okula bırakırken et senin, kemiği benim söylemi beni korkutmuştu.”
– Şişman sayılmayan tombulca kimse.
– Balık etinde.
Cümle içinde kullanımı: ” Etine dolgun bir yapıya sahip oluşun o kadar güzeldi ki.”
– Küçük.
– Küçücük.
– Olanakları, gücü kuvveti sınırlı olan, parası az olan kimse.
– Kedi ne, budu ne?
Cümle içinde kullanımı: ” Eti ne, budu ne bize hava yapıyor? “
– Utanılacak bir durumda olmamayayım diye üzülüp durmak.
– Yarı eti erimek.
Cümle içinde kullanımı: ” Yüzü kızarmıştı resmen etinin erimesi an meselesi.”
– Şişman, kilolu denmeyecek kadar tombullukta.
Cümle içinde kullanımı: ” Eti, budu yerinde olan kızımız odaya giriş yapmıştı.”
– Tiksinerek uzaklaştığını, gittiğini belirtmek.
– El etek çekmek.
Cümle içinde kullanımı: ” O kadar illallah çektirmişti ki çocuk etek silkmişti annesi.”
– Eski zamanlarda, büyük bir kimsenin yanına giden, katına çıkan kişinin saygı ve kulluk gösterisi olarak, eğilip o kimsenin eteğini öpme davranışında bulunmak.
– El etek öpmek.
Cümle içinde kullanımı: ” Senin yanına tüm saygımla gelmiştim, eteğini öpmem bir zorunluluktu.”
– Büyük sevinç içinde bulunur olmak, çok sevinmek.
Cümle içinde kullanımı: ” Etekleri zil çalıyordu resmen onu böyle görmek beni çok mutlu etti.”
– Çok heyecanlanmak, telaşlanmak.
– Korkudan telaşe olmak.
Cümle içinde kullanımı: ” Eteklerim tutuşmuştu arkamdan kovalayan köpeği görünce.”
– Yığınla.
– Bolca miktarda.
– Pek çok para.
Cümle içinde kullanımı: ” Etek dolusu parayla yanımıza gelince hepimiz şok olduk.”