Etiket arşivi: Semra şenol yazıları

Ben Sevmeye Yeltenmiş, Sen Öldürmeye Azmetmiş 1

Ben Sevmeye Yeltenmiş, Sen Öldürmeye Azmetmiş

Ölümsüzlüğün ıstırabından kurtulabileceğini sanıyordun, ne oldu? Sahi kırıldı mı umarsızca açtığın kanatların.  Vahim bir hikayen vardı kendince, içinde çok acılar biriktirmiştin.  Dalgalanan sonra da durulan bir denize benzetiyordun ruhunu.

Dünyanın kirine doymuştun, bir kadını incitemeyecek kadar adam gibi adamdın.  Yancılarının kalabalık övgülerine kulak astığını fark etmedin.  Kabaran gururun senden bir adım öndeydi hep, başına gelen kötülüklerin sorumlusu asla sen değildin.

Sevgiye açım deyip bir kadını en güzel düşünden vurabilirdin.  Ki öyle de yaptın! Ben sevmeye yeltenmiş, sen öldürmeye azmetmiştin.  Yeri geldiğinde kendini bir aslanla benzeştirebilecek kadar kibir doluydun.  Fakat içindeki süt dökmüş kediyi ne zaman unuttun?

Boş bir kaptan öteye gitmeyen sığlığını cazip bedenlerde avutmayı başarı bildin. Ten teni sardıkça yüceleceğini uman, toyluğunu hazların kapısında büyüten bir aptaldın.  Alınma, seni yakından tanımış her kadının dürüstçe söyleyebileceği gibi boş maneviyatın ancak lafügüzaf doluydu.

Başını dik tutma çabanı gördüm, aklına sahip çıkabilen ancak mental yalnızlığının bir çıkarımıydı.  Maddi gücünle aldığın mükafatlara çokça sarılıp, her aldatışta temiz olduğunu iddia edecek kadar deliydin.

Zorla sığındığın yatağı muharebe alanına çevirmeseydin, savaş sanatına mecbur kalmazdın. İyi bir komutan olma gayesindeyken, zevkin uğruna askerini feda eden korkak bir casusa dönüştün.

Tüm söylediklerimi küfre bağlama, aklı yerinde her kadının seni tanıdıktan sonra sarf edeceği iltifatları birleştirdiğimi gör.  Hak vermezsen eğer, empatini al ve çöpe at çünkü hala kullanmayı bilmiyor gibisin…

 

  • Semra Şenol

 

Kadınlarımıza, Kadınlarınıza Dokunmayın! 2

Kadınlarımıza, Kadınlarınıza Dokunmayın!

Erişkin dişi insan olarak lügat da yer bulan kadın aynı zamanda bir ana, sevgili, yaren ve kız çocuğudur. Ataerkil toplumlarda göz ardı edilen kadınlarımız adına yazıyorum, kadınlarımıza dokunmayın. Üçüncü sayfa haberlerinde çarşaf çarşaf okuduğumuz kadına cinayet, kadına şiddet haberlerinizden bıkmadınız mı?

Siz beyler, kanatlarınızın altında tutamadığınız kadına dokunmayın. Size sevgi, yuva ve evlat veren can yoldaşlarınızı kalbinizde tutamıyorsanız bir zahmet sevmeyin. Sevmek öldürmek değildir, bırakın artık ya benimsin ya kara toprağın safsatalarını.

Dışarıda külhan beyi, dört duvarın içinde sinmiş aczinizi kadınlarınızın üzerinden çıkarmayın. İnsan yaradılışında sevgiyi barındırır, sevdiğine zarar vermek caniliğin tezahürüdür. Evinize, gönlünüze neşe veren gülü soldurmak adamlığa yakışır mı?

Her şeyden öte namus adını taktığınız liyakat sadece kadınlara mahsus bir erdem değildir. Nicedir devam eden gereksiz erkek gururunuzu okşayan hovarda, çapkınlık hikayelerinizle övünürken kadına vakfettiğiniz namus iki yüzlük değilde nedir?

Bir kadını sevemiyor, kendi acizliğinden ve nefretinden koruyamıyorsan bir zahmet sevme kardeşim. Ne can almaya ne de namus bekçiliği yapma hakkına sahipsin.

Kadına kalkan eline, mücrim diline söz geçiremiyor sevmekten çok zarar veriyorsan uzak dur, başka ihsan istemeyiz!

  • Semra Şenol
Seni Sevdim, Seni Seviyorum, Seni Seveceğim… 3

Seni Sevdim, Seni Seviyorum, Seni Seveceğim…

Uyuyorsun, uyumanı istemiştim. Hayır, uyumanı değil hep benim göğsümde uyumanı istemiştim. Hayat bize bu şansı verdi, kısacık da olsa bir şekilde yaşamına dahil olma mutluluğunu yakaladım. Aşktan konuşmaktan utanırım bilirsin, fakat bu sefer kalem tutan elim hiç tereddüt etmiyor. Yazılacak o kadar çok şey var ki, paylaştığımız o kadar güzel anlar var ki hiç birine değinmeden geçmemek için uğraşmak istiyorum.

Şu an uyuyorsun, yanımdasın, yanındayım. Keşke hep böyle olabileceğine inansam. Şartlar ve koşullar altında elimden gelenin fazlasını yaptım, senin için yaşamaya gayret ediyorum. Yine de ömrümün sayılı günleri beni teker teker terk ediyor. Korkuyla tutunuyorum kalan günlerime, sayılı gün tez geçer diyorlardı. Hakikaten su gibi akan zamanla baş edemiyoruz.

Medet umduğum mucizeler de bitti, menfur bir hastalık ciğerlerimi günden güne kaplıyor. Öyle ki kokunu içime çektikçe daralan göğsümü fark etme diye arkamı dönüyorum. Tek temennim benden sonra da yaşayabileceğini bilmek, dünyanın tadını bensiz de çıkartabilirsin.

Buna inanmak istiyorum, ne olur inancımı zedeleme. Aşkımız bu denli güçlü, bu denli mutluluk doluyken son nefesimde tek dileğim uzun bir hayat yaşaman. Ölene dek kavlimizi bozmadım bunu unutma. Şu satırları titreyen elimle yazarken bile seni hala ölümüne seviyorum. Korkarım bu yakında gerçekleşecek, hiç var olmamış gibi bir anda silinip gideceğim.

Aklıma hep seni ilk kez gördüğüm, ilk kez gülümsemenle ısındığım o kutlu anı geliyor. Tebessüm etmeden duramıyorum, kalbimin ne kadar da büyük olduğunu öğrenmiştim. Karşımda duruyordun yabancı gözlerin yolunu ararken beni görmüştün. Sana doğru bozulmaz bir çekimle yürürken inan bana yüreğim heyecanla sıkışıyordu.

O kadar doğru, o kadar doğruyduk ki bu kadar sevmenin imkansız olduğunu düşünmüştüm. Beni haksız çıkardığın için teşekkür ederim, sığındığım en güzel yerdin. Ama artık gitmem gerekiyor yanında kalamam. Kalmak için canımı ortaya koysam da bir hükmü olmayacak. Hasta yatağım da tuttuğun elimi unutmayacağım, özverili sevgini kalbimde mühürleyeceğim.

Son nefesim ol demiştim hatırlıyor musun? Son nefesime tanık olacağın için özür dilerim. Bu işi seni üzmeden yapabilme şansımın olmasını diliyordum. Yakında, çok yakında soluğum tükenecek ve elini tutamayacağım.

Beni dikkatle dinle;

Bir sabah yanında olmayacağım, bir hatıra gibi aklında ve yüreğinde kalacağım. Mutlu ve güzel bir şekilde yaşamalısın, ağlayabilirsin ama çok ağlama.

Seni sevdim,

Seni seviyorum,

Seni seveceğim….

-Semra Şenol

SEVGİMİ, SEVECEKLERİMİ TÜKETTİM KARDEŞİM 4

SEVGİMİ, SEVECEKLERİMİ TÜKETTİM KARDEŞİM

Eskiden, çok eskiden insan mutluluğun peşinden koşmaktan utanmazdı. Kendilerine ve sevdikleri insanlara bahşedilecek mutlulukları dört gözle bekler, beklemenin verdiği azim ile sabır ederlerdir.  Elbet zaman değişti fırtınalar koptu, depremler yer kubbeyi inletti, teknoloji duyguların ve emeğin yerine geçti.  Dolayısıyla bizde değiştik dostum, küçücük sevgilerle inşa ettiğimiz evlerimizi yıkıp on beş katı binalar diktik.

Hep bir aradaydık ama uzaktık birbirimize. Bir metre uzaklığındaki kapı komşumuzun evinde çıkan tartışmayı, kavgaları kağıt kadar ince duvarlardan dinledik.  Avucumuzun içi kadar telefon ekranından dünyayı görmeye çalıştık.  Nitekim yapay görseller zihnimizi bulandırdı kardeşim, yeri geldi korkan ruhumuzu patavatsız sanal canavarlara dönüştürdük.  Amacı eğlence olan topluluklarda atıp tutan, ahkam kesen dingillerden olup yapmadan yıkmayı seçtik.  Ölümüne eleştirdik, yorum yaparken önünü arkasını düşünmedik.  Öyle ki olay ve tercihlerden çok kişinin şahsına sivrilen azı dişlerimizi geçirdik.

Yargılamıyorum dostum, nasıl böyle bir saygısızlık yapabilirim ki? Neyime güvenip önüne, aç kurtların ortasına atayım kendimi. Okuduğum kitaplarda dürüst insan modelinin tanımını yapıyorlar, lakin şu yüzyılda kayırmayan, ötelemeyen, can yakmayan insan görmedim kardeşim.

İnsan ne zaman yozlaştı sorusuna ancak şu sözlerle karşılık verebilirim.  İnsan empatiyi unutup, kitaplardan aldığı zevki yarıda bırakıp, yardım elini cebine soktuğunda yozlaştı dostum. Kendimi ayrı tutma gafletine düşmeyeceğim, çağın gerektirdiğine uymadan edemedim.  Ayrık otu gibi kendimi kendi özüme çekemedim, mecburi farz edip aralarına karıştım. Sürüsünü terk edemeyen bir koyundan farkım yoktu, toplu bir şekilde uçurumun kıyısına sürüklensek de bağırma dürtümü içimde bulamadım.  Utanıyordum kardeşim, ötekilenmekten, yaftalardan ve dahası dışlanıp görünmezlik içkisinden içen kişi olmaktan.

Dürüstlüğünü kaybeden insan olmaktan utanmadım dostum, fakat yok sayılmaktan korktum.  Bu da çağın insanına evrildiğimin en güzel kanıtı.  Doğrusunu bildiğim halde doğru kişi olmaktan çekinti duydum. Zararımı bilerek kabullendim, mutluluğu aramayı bırakıp ruhuma eziyet etmeyi seçtim.

Sevgimi, seveceklerimi tükettim kardeşim…

 

Semra Şenol