Kız çocuğu, Sevgili, Ana ve Namus Timsali 1

Kız çocuğu, Sevgili, Ana ve Namus Timsali

Kız çocuğu, Sevgili, Ana ve Namus Timsali 2

Bu yazıyı şu an dile getirmek gerçekten şahsım adına zor.  Kelimeleri bir araya getirip uzun cümleler kurmak sanıldığı kadar zor değil, ancak bir kadının katledilğini anlatamam sizlere. Fakat sizlere kadının toplumdaki yeri ve toplumumuzun kadına yüklediği sorumluluklardan bahsedebilirim.

Ataerkil sonrasında ise kocaerkil diye adlandırılan görülmeyen ama bilinen dayatmalarla, geçmişteki yanlışlarla büyütülüyoruz öncelikle.  Bir kadın olarak büyüdüğümüz, yetişkin olduğumuz çevre psikolojisini biraz anlamanızı diliyorum sadece.  Aile toplumumuzun en küçük yapı taşı, yalnız bu yapının idaresinin erkekte olması gerektiğini empoze ederek bizlere ve atalarımıza dikte edildi.  Aile üyelerinin en güçlüsü ve eve para getireni olan erkek baş tacımızdı elbette.  Kız çocuğu da evin idarecisi tarafından, ‘kız kısmı öyle oturmaz, yan gelip yatmaz, aklı kısa eteği uzun olmalı’ diye diye büyütüldü.

Sakız çiğnemenin bile bizi hafif ve yollu göstereceğini söylemişlerdi bizlere.  Ağzımızı kapadık, sakız çiğnemedik ve bu sefer sevgili olduk.  Etek boyumuz ailemiz de dahil olmak üzere çevremizdeki erkeklerin tek derdiydi.  Kumaş parçasına verilen itibarı bir türlü göremedik, işte buna yanıyorum!  Geç saatlerde evden dışarı çıkmanın bizi ‘müsait’ konuma getiriyordu.

Müsait konusu da az canımı sıkmadı hani, bilmeyenleriniz için kelimenin TDK’ da ki anlamını açıklayayım.

 Flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen (kadın)

Türkiye de kullanılan dilimizle bize hasır altından dalga geçilip, küçümsenirken  sesimizi çıkardıysak da işitilmedik.  Konuşan bir kadını duymamayı çok iyi bilirler, eşleri oluruz yatağına gireriz, çocuğunu doğururuz ama dinlenmeyiz.  Onlara göre lafımızda sözümüzde boştur, lüzumsuzdur ve kafa ütülemekten öteye gidemez.

Ah bir de ar ve namus meselesi var.  Dört mevsimiyle, doğasının güzelliğiyle gölümü çalan ülkemde namus denildiğinde akla bir ben gelirim. Yan bakışım, gülüşüm, kıyafetim namus sayılır.  Tenim üzerinden beni yaftalar sınırlandırırlar ve rızam olsun olmasın tecavüze her zaman açığımdır.

Bu hakkı kendilerinde gördükleri gibi adalet karşısında benim boynum büküktür. Teşhirci olduğumu ve kuyruk salladığımı bile söylerler.  Ana da olsam, kız çocuğu da olsam her şekilde benim hayatım adına yargısız infazda bulunurlar.

Ölürüm, öldürülürüm yinede suçlu ben olurum.

Çünkü kadınım!

 

-Semra Şenol