Nazım Hikmet şiir yazmaya çocuk yaşlarda başladı. Ailesi edebiyat ve sanatla iç içe bir çevredeydi; özellikle annesi Celile Hanım ressamdı, babası Hikmet Bey ise çeşitli devlet görevlerinde bulunmuş kültürlü bir insandı. Ayrıca, dönemin önemli şairlerinden Yahya Kemal Beyatlı, ailesinin yakın çevresindeydi ve onun edebi gelişiminde etkili oldu.
Nazım Hikmet, 1913 yılında Mekteb-i Sultani’de (Galatasaray Lisesi) öğrenim görmeye başladı, ancak daha sonra Heybeliada Bahriye Mektebi’ne geçti. Burada edebiyata olan ilgisini daha da geliştirdi ve 1918’de ilk şiirlerini yazdı. 1920’de, henüz 18 yaşındayken, “Hala Servilerde Ağlıyorlar mı?” adlı şiiri Yeni Mecmua dergisinde yayımlandı. Bu, onun edebiyat dünyasına ilk adımıydı.
Daha sonra Kurtuluş Savaşı’ndan etkilenerek Anadolu’ya geçti, ancak Sovyetler Birliği’ne giderek Moskova’da eğitim aldı. Burada sosyalist düşüncelerle tanıştı ve şiirlerinde toplumsal meseleleri işlemeye başladı. 1929’da yayımladığı “835 Satır” adlı kitabı, Türk şiirinde serbest ölçü ve yeni anlatım teknikleriyle büyük bir devrim yarattı.
Bu süreçte Nazım Hikmet, hem bireysel hem de toplumsal temaları ele alan güçlü şiirler yazmaya devam etti ve edebiyat tarihine damga vurdu.