Kelime Kökeni: Arapça-cilâ+Farsça-dâr
– Cilalı
– Parlak
– Mücella
– Cilası olan
– Parlayan
– Işıldayan
Cümle içinde kullanımı: “Göz kamaştıran cilâ-dâr eşyaların satışları genellikle ağaçların türüne göre kıyaslanmaktadır.”
Kelime Kökeni: Arapça-cilâ+Farsça-dâr
– Cilalı
– Parlak
– Mücella
– Cilası olan
– Parlayan
– Işıldayan
Cümle içinde kullanımı: “Göz kamaştıran cilâ-dâr eşyaların satışları genellikle ağaçların türüne göre kıyaslanmaktadır.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Parlak, aydınlık, ışıldayan
– Meydanda, ortada, aşikar, apaçık
– Akla gelen, düşünülen, hatıra gelen, hatırlanan
Cümle içinde kullanımı: ” Karımı toprağa verdim lakin ondan kalanlar her zaman lâyıh bir anı gibi içimi ısıtmaya devam ediyor. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Hz. Nuh’un erkek kardeşinin adı
– Parlayan, parlak, parıldayan
– Erkek adı
Cümle içinde kullanımı:” Lamih gözünü iyice açıp bana baktığında çocuksu hayallerindeki yıkımı gördüm. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Parlak, parlayan, parıldayan, ışıldayan, ışıldak, ışıltılı
– Türk edebiyatında önemli bir yere sahip mutasavvıf ve sanatkar
Cümle içinde kullanımı: “Dolunayın lâmi görüntüsü her aşığı şaire dönüştürebilecek uhreviyata sahip. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Renkli
– Parıltısı bulunan, parlak
Cümle içinde kullanımı: “Masmavi gökyüzünde köpük köpük bulutlar derârî bir işveyle salınıyor.”