Kelime Kökeni: Arapça
– Hz. Nuh’un erkek kardeşinin adı
– Parlayan, parlak, parıldayan
– Erkek adı
Cümle içinde kullanımı:” Lamih gözünü iyice açıp bana baktığında çocuksu hayallerindeki yıkımı gördüm. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Hz. Nuh’un erkek kardeşinin adı
– Parlayan, parlak, parıldayan
– Erkek adı
Cümle içinde kullanımı:” Lamih gözünü iyice açıp bana baktığında çocuksu hayallerindeki yıkımı gördüm. “
Kelime Kökeni: Arapça-leme’ân
– Parlayan, parıldayan, ışıldayan
– Çocukların başında ve başının tepesinde bulunan bıngıldak, yeni doğmuş bebeğin kafasının üst yumuşak bölümü
– Kadın ismi
Cümle içinde kullanımı: “ReşaT Nuri Güntekin’in unutulmaz eseri Dudaktan Kalbe’nin Lâmia’sını okurken göz yaşlarıma hakim olamazdım. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Parlak, parlayan, parıldayan, ışıldayan, ışıldak, ışıltılı
– Türk edebiyatında önemli bir yere sahip mutasavvıf ve sanatkar
Cümle içinde kullanımı: “Dolunayın lâmi görüntüsü her aşığı şaire dönüştürebilecek uhreviyata sahip. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Parlayan, parıldayan (yıldız)
– Aşikar, açık, apaçık, besbelli
– Hatıra gelen, akla gelen
Cümle içinde kullanımı: “Gökyüzüne bak sevgilim, seni her özlediğimde lâ’ih yıldızlara bakacağıma söz veriyorum. “