Kelime Kökeni: Arapça-acaib
– Hayreti gerektiren, şaşılacak şey, mucize, alışılmışın dışında, hayret veren
Cümle içinde kullanımı: “Acîbe olaylar çevremizi sarmışken hala nasıl olur da yukarıdakinin varlığını sorgularsınız?”
Kelime Kökeni: Arapça-acaib
– Hayreti gerektiren, şaşılacak şey, mucize, alışılmışın dışında, hayret veren
Cümle içinde kullanımı: “Acîbe olaylar çevremizi sarmışken hala nasıl olur da yukarıdakinin varlığını sorgularsınız?”
Kelime Kökeni: Arapça-acîbe
– Tuhaf, garip, şaşılacak, hayret verici şeyler, acayip
Cümle içinde kullanımı: “Fevkalade acâ’ib bir insan olup çıktım insanların hakkımdaki yargılarına takılıp duruyorum.”