Kelime Kökeni: Arapça
– Aciz, zayıflık, güçsüz, iktidarsız, çaresiz, becerisizlik, elinden iş gelmeyen, güçsüzlük
Cümle içinde kullanımı: “Duygularımı belirtmekte yaşadığımız acz beni ruhsal olarak da göçertip yormakta. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Aciz, zayıflık, güçsüz, iktidarsız, çaresiz, becerisizlik, elinden iş gelmeyen, güçsüzlük
Cümle içinde kullanımı: “Duygularımı belirtmekte yaşadığımız acz beni ruhsal olarak da göçertip yormakta. “
Kelime Kökeni: Farsça
– Abdesthane, ayak yolu, hela
– Su testisi, ibrik
Cümle içinde kullanımı: ” İzninizle ben ibrîze bir varıp geleyim efendim, siz oturup rahatınıza bakın.”
Kelime Kökeni: Arapça
– Sığınma, korunma, iltica etme
– Birbirinin arkasına gizlenme, birinin himayesine girme, saklanma
Cümle içinde kullanımı: “Almanya’ya giderek livâz talebinde bulunduğunu duydum, artık ülkeye dönmez. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Lezzetli, hoş, tatlı, güzel, zevkli, tatlı
– Tadı güzel olan, tadı hoş, tadı lezzetli olan
Cümle içinde kullanımı: “Kuymak lezîz, damakta unutulmayan bir tat bırakan yöresel bir yemektir. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Yılda askere verilen maaşın dördüncü üç aylığı
– Yeniçerilere üç ayda bir verilen ulûfeden şevval, yeniçerilere verilen üç aylık maaşın dördüncü bölümü
Cümle içine kullanımı: “Yeniçerilere her yıl bir kere verilen lezez diğer adıyla yay parası kanun nezdinde yer almıştır. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Badem, çağla, payam
– Himayesi altına girme, sığınma
Cümle içinde kullanımı: “Bahar müjdeleyicisi olan levz ağaçları çiçeğe durmuştur şimdiden. “
– Karadeniz’in güneydoğu kıyısında yerleşik bir halk
– Güney Kafkasyalı halkın adı, bu halka mensup kimse
– Bu halka özgü
– Doğu Karadeniz ve Rize’de yaşamını sürdüren halk
– Gölge ve ortaoyunlarında bulunan tip
Cümle içinde kullanımı: “Lazların saman alevi gibi hızla yanan öfkesi aynı ivedilikle yatışıp kaybolur. “
Kelime Kökeni: Arapça-sıfat
– Uygun değil, müsaade verilmez, caiz değil, yakışmaz, olamaz
– Aykırı, mugayir, ters
Cümle içinde kullanımı: ” Hısım olan ailelerin birbirinden kız alıp vermeleri lâ-yecûz sayılmaktaydı. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Göz ucuyla bakma
– Fark ettirmeden gözlemek, belli etmeden çaktırmadan yandan bakış atma
Cümle içinde kullanımı:“Onun da bende gönlü olduğunu lahz edişinden, süzmelerinden anladım. “
Kelime Kökeni: Arapça
– Benzer, eş, misil, nazir, müşabih, mümasil
Cümle içinde kullanımı: “Lâhız olan binaların yapımında kullanılan malzemelerin çoğu aynıdır. “